Antoryum Hukuk

Karşılıksız Yararlanma Suçu ve Cezası (TCK Madde 163)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Karşılıksız yararlanma suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun kişilere karşı suçlar kenar başlıklı ikinci kısmın; ‘Malvarlığına Karşı Suçlar’ kenar başlıklı onuncu bölümünde ‘Hırsızlık, Yağma, Mala Zarar Verme, İbadet ve Mezarlıklara Zarar Verme Hakkı Olmayan Yere Tecavüz, Güveni Kötüye Kullanma, Dolandırıcılık, Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya, Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Suç yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu karşılıksız yararlanma suçu bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir. Karşılıksız yararlanma suçunun temel cezası iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası olmakla birlikte ikinci fıkra itibari ile de telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi ise altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacaktır. Bununla beraber başkasına ait bulunan ve abonelik esasına göre yararlanılabilen enerji hatlarından tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Karşılıksız yararlanma suçunda tıpkı dolandırıcılık suçunda olduğu gibi bir bütün olarak malvarlığı koruma amacı güdülmektedir.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)  

  • Fail ve Mağdur:  

Karşılıksız yararlanma suçunun faili herkes olabilmektedir. Fail bakımından bir özellik aranmamaktadır. Mağdur bakımından da bir özellik aranmaksızın herkesin bu suçun mağduru olma ihtimali vardır. Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde yararlanan kişilerden kimlerin fail olarak kabul edilmesi gerektiği tartışmalıdır. Yargıtay’ın bazı kararlarına göre evin idaresini sağlayan kişinin, diğer bazı kararlarında ise abone sahibinin karşılıksız yararlanma suçunun faili olması gerektiği yönündedir.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Karşılıksız yararlanma – Madde 163 :

(1) Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Karşılıksız yararlanma suçuna ilişkin olarak TCK madde 163’te, üç ayrı fıkra halinde, aslında birbirinden bağımsız üç suç tipine yer verilmiştir. Üç farklı suç tipinin her birinin üç farklı konusu bulunmaktadır. Suçun maddi konusu TCK madde 163/Fıkra 1’de ‘otomatlar aracılığı ile sunulan hizmet’, TCK madde 163/Fıkra 2’de ‘Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlar’ , TCK madde 163/Fıkra 3’de ‘abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gaz’ oluşturur. Bu bakımdan esasında Türk Ceza Kanunu’nun 163. Maddesinde üç farklı suç tipi düzenlenmiştir denebilir. Bu üç farklı suç tipini ayrı ayrı incelemekte fayda vardır.

  1. Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanma (TCK madde 163/ Fıkra 1):

Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacaktır. Evvela söylemekte fayda vardır ki, ‘otomat’ kavramından, otomatın sahibince belirlenmiş bedelin ödenmesi ile birlikte makinenin kendiliğinden müşterisine bir mal vererek veya bir hizmet sunarak karşılık veren otomatik makineler anlaşılması gerekmektedir. Mal arz eden makineler ‘mal otomatı’ iken hizmet arz eden makineler ise ‘hizmet otomatıdır.’ Bu ayrım önemlidir, zira TCK madde 163/ Fıkra 1’in konusunu hizmet otomatları oluşturmaktadır. Bu bakımdan bedeli ödendiği taktirde hizmet sunan hizmet otomatlarından herhangi bir bedel ödemeden faydalanan fail, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacaktır. Mal otomatından bedelsiz yararlanan kişiler için ise karşılıksız yararlanma suçu oluşmayacak fakat hırsızlık suçu oluşacaktır.

  • Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanma (TCK madde 163/ Fıkra 2):

Başkasına ait telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin rızası olmadan yararlanan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacaktır.Şifreli veya şifresiz yayın deyiminden failin abone olmadığı ve ücreti karşılığında yararlanılan radyo ve televizyon yayınları girmektedir. Wİ-Fİ ağına şifrenin kırılarak girilmesi hali TCK madde 163’teki makale konumuz olan karşılıksız yararlanma suçunu oluşturmayacaktır zira bu TCK madde 243/ Fıkra 1 anlamında bilişim suçu oluşturacaktır. Ancak şifreyi kırmaksızın sahibinin rızası olmadan bir Wİ-Fİ ağına bağlanılması söz konusu ise TCK madde 163/Fıkra 2 gereği karşılıksız yararlanma suçu oluşacaktır. Bir kişinin telefon hattından bu kişinin rızası olmadan yapılan aramalar bakımından da karşılıksız yararlanma suçu oluşacaktır.

  • Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi:

Ancak tüketicinin, abonelik sözleşmesi gereği bir bedel karşılığında faydalandığı elektrik enerjisi, su veya doğalgaz hizmetinden, bu hizmeti sağlayıcı kişi veya şirketin rızası bulunmadan ve de tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde fail aleyhine bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Eğer her ne kadar sahibinin rızası olmadan kullanılmış ise de kullanım miktarı sayaçtan geçmek sureti ile tespit edilebiliniyor ise fail ceza almayacaktır. Bu ihtimalde uyuşmazlık hukuki nitelikte olacaktır.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Karşılıksız yararlanma suçu ancak kasten işlenebilen bir suç tipidir. Olası kast ile işlenmesi halinde ise cezada indirim yapılması gerekmektedir.

SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)

  • Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:  

Karşılıksız yararlanma suçu bakımından verilecek rıza TCK madde 163/Fıkra 1 bakımından failin fiilini hukuka uygun hale getirecektir. TCK madde 163/ Fıkra 2 ve TCK madde 163/ Fıkra 3 bakımından mağdurun vereceği rıza ise suçun tipiklik unsurunun oluşmamasına sebep olacağından dolayı mağdur cezalandırılmayacaktır.

Karşılıksız yararlanma suçunun icrai davranışları bölümlere ayrılabildiğinden dolayı teşebbüse elverişlidir. Kişinin kanun maddesinde yazan hizmetleri elde etmesi ile birlikte suç tamamlanacaktır.

Makale konusu suça gerek azmettiren gerekse de yardım eden sıfatları ile iştirak etmek mümkündür.

Etkin pişmanlık – Madde 168:

(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.

(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

(5)  Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.

Görüleceği üzere, TCK m.168/1’de sayılan malvarlığına karşı suçların failce işlenmesinden sonra kanun koyucu kademeli bir etkin pişmanlık hükümleri düzenlemiştir. Bu hükme göre; birinci fıkrada sayılan hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları suçlar tamamlandıktan sonra fail, azmettiren veya yardım eden kovuşturma başlamadan öncepişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderirse verilecek cezanın üçte ikisine kadar indirileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise etkin pişmanlık sonucunda mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle kovuşturma başladıktan sonra ama hüküm verilmeden önce tamamen giderilmesi halinde cezanın yarısına kadar indirileceği belirtilmek suretiyle mağdurun uğradığı zararın giderilmesi gayreti güdülmüştür.

Şahsi cezasızlık sebepleri suç işlendiği anda var olan sebeplerdir, bu sebepler failin cezalandırılmasına engel olan şahsa bağlı sebeplerdir. Yapılan fiille, suçun maddi ve manevi unsurları tamamlanmış, suç vücut bulmuş, ancak fiili icra eden şahıstan kaynaklanan nedenlerden ötürü suç cezalandırılamaz. Şahsi cezasızlık halinin varlığı durumunda hakim, cezada indirim yapma ve ceza vermekten vazgeçme taktir yetkisine sahiptir. Şahsi cezasızlık hali kanunumuzda tek bir maddede düzenlenmiş olmayıp, kanunun farklı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerden biri de malvarlığına karşı suçlar bakımından uygulama imkanı bulan Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesidir.

Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep

Madde 167:

(1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;

a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,

c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

TCK madde 167/ Fıkra 1’de cezasızlık nedeninden;  TCK madde 167/Fıkra 2’de ise ceza indiriminden faydalanacak kişilerden bahsedilmektedir. Ayrıca TCK madde 167/Fıkra 2’de gösterilen akrabalar bakımından suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi tutulmuştur. Ancak belirtmek gerekir ki malvarlığına karşı suçlar bakımından düzenlenen şahsi cezasızlık halleri ile cezada indirim gerektiren şahsi sebepleri düzenleyen bahse konu TCK madde 167, yağma suçunun söz konusu olduğu hallerde uygulanmayacaktır.

A-) TCK 167/1. Madde:

  1. HAKLARINDA AYRILIK KARARI VERİLMEMİŞ EŞLERDEN BİRİ:

    Suçun işlendiği sırada Medeni Kanun hükümlerince fail ve mağdur arasında haklarında ayrılık kararı verilmemiş olmalıdır. Eşlerin fiilen ayrı yaşayıp yaşamamaları önem arz etmemektedir. Suçun işlenmesinin ardından evliliğin son bulmuş olması, failin bu şahsi cezasızlık halinden yararlanmasını engellemez. Suç işlendikten sonra fail ve mağdurun evlenmiş olması ihtimalinde ise fail, şahsi cezasızlık sebebinden yararlanamayacaktır. Bu şahsi cezasızlık hali sadece Medeni Hukuk çerçevesinde yapılmış bulunan resmi evlilikleri kapsamı altına almaktadır.

  • ÜSTSOY veya ALTSOY veya BU DERECE KAYIN HISIMLARINDAN BİRİ veya EVLAT EDİNEN veya EVLATLIK:

      Üst soy ve altsoy bakımından derece sınırı bulunmaksızın tüm akrabalar bu cezasızlık sebebinden faydalanmaktadırlar. Evlilik sona ermiş olsa dahi Medeni Kanun gereği kayın hısımlığı sona ermeyeceğinden dolayı suçun işlendiği tarihte eşler arasındaki evlilik bitmiş olsa dahi fail, üstsoy veya altsoy kayın hısımları aleyhine işlenecek suçlarda şahsi cezasızlık sebebinden faydalanacaktı. Yine aynı şekilde evlatlığın evlat edinene veya evlat edinenin evlatlığa karşı işlediği malvarlığına karşı suçlar da şahsi cezasızlık kapsamındadır.

  • AYNI KONUTTA YAŞAYAN KARDEŞLER:

       Birlikte yaşama sürekli ve yaşanılan yerin ise konut olması gerekmektedir. Şahsi cezasızlık halinden faydalanabilmek için kardeşlerin aynı anne ve babanın çocukları olması gerekmemektedir. Aynı işyerinde çalışıyor olmak veya aynı apartmanın farklı dairelerinde yaşıyor olmak, bu şahsi cezasızlık sebebinden yararlanmaya sebep olmaz.

            B-) TCK 167/2. Madde:

  1. AYRILIK KARARI VERİLMİŞ EŞLER:

      Bunların fiilen birlikte yaşıyor olmaları önemli değildir. Boşanma davasının açılması ile ayrı yaşama hakkı doğar. Bu süreçte işlenecek karşılıksız yararlanma suçu veya diğer mala karşı işlenen suçlarda fail, Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesinin ikinci fıkrasındaki cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından yararlanacaktır. Boşanma davası kesinleştikten sonra işlenen suçlar bakımından fail, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından faydalanamayacaktır.

  • FAİL İLE AYNI KONUTTA YAŞAMAYAN KARDEŞ:

    Fail ve mağdurun suçun işlendiği anda aynı konutta yaşamaması ve kardeş olmaları halinde fail, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından faydalanacaktır. Aynı konutta beraber yaşamaları halinde ise daha önceden de belirttiğimiz gibi fail TCK madde 167/1. Fıkra gereği ceza almayacaktır.

  • FAİL İLE AYNI KONUTTA YAŞAYAN AMCA, DAYI, HALA, TEYZE, YEĞEN veya İKİNCİ DERECEDEN KAYIN HISIMLARI:

   Söz konusun cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından failin faydalanabilmesi için fail ve mağdurun aynı konutta yaşayan kişilerden olması gerekmekte ve fail ve mağdur arasında amca, dayı, hala, teyze, yeğen ve de ikinci dereceden kayın hısımlığı derecesinde akrabalık bağı olmalıdır.          

 KARŞILIKSIZ YARARLANMA SUÇU VAKA ÖRNEKLERİ

VAKA 1:

5237 sayılı TCK’nın 163. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen fiilin konusu, abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik, su veya doğal gazdır. Bu fıkra ile elektrik, su veya doğal gazdan bedel ödeyerek yararlanan kişilerin daha fazla ödemede bulunmaması amacıyla sayılan enerjiler üzerindeki kullanım hakları korunmaktadır. Bu kapsamda suçun mağduru, kendi hattından hukuka aykırı olarak enerji nakli yapılan gerçek veya tüzel kişi olabileceği gibi bu hizmeti sağlayan şirket de olabilir. Başka bir ifade ile mağdur; elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın “sahibi” olmalıdır.

Abonelik esasına göre yararlanılabilme enerjinin bir niteliği olup bu suçun hizmeti sağlayan kurum veya kuruluşlar yanında geçerli bir abonelik sözleşmesi kurarak enerjinin sahibi hâline gelen ve kendi hattından hukuka aykırı olarak enerji nakli yapılan gerçek veya tüzel kişilere karşı işlenmesi mümkündür. Elektrik enerjisi, doğal gaz veya sudan sahibinin rızası olmadan yararlanma fiilinin oluşması için, gerçek tüketim miktarının tespitinin engellenmiş olması da gerekir. Bu durum, abonelik esasına göre kurulması gereken tesisatın abonelik ilişkisi kurulmaksızın enerjiden yararlanma şeklinde ortaya çıkabileceği gibi geçerli bir abonelik ilişkisi bulunmakla birlikte enerjinin tüketim miktarını gösteren tesisata müdahale edilmesi sonucu tesisatın tüketim miktarını hiç göstermemesi veya daha az göstermesi şeklinde de gerçekleşebilir. Karşılıksız yararlanma suçunun oluşabilmesi için, failin, sadece kendi sayacına müdahale etmesi şart olmayıp somut olayda olduğu gibi abone olan başka bir kişiye ait sayaçtan geçtikten sonra ayrı bir hat çekerek ve ayrı bir sayaçtan geçirmeksizin kaçak elektrik kullanması hâlinde de kullandığı elektrik miktarının belirlenmesini engellemesi söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, abonelik esasına göre kullanılan elektriğin miktarının belirlenmesi gerekirken başka abonenin sayacının varlığından faydalanıp kaçak kullanılan elektriğin gözden kaçırıldığı ve durum ortaya çıkarıldığında da kullanılan miktarın belli olmadığı gözetildiğinde, kullanılan enerji miktarının belirlenmesinin engellenmiş olduğundan kuşku duyulmamalıdır. Mühim olan kullanılan kaçak elektrik miktarının belli olmamasıdır. Kaçak kullanılan elektriğin başkasına ait sayaçtan geçmesinin önemi yoktur.

Bu açıklamalardan sonra sanığın eyleminin suç oluşturup oluşturmadığı ve bu suçun hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Katılan şirket adına kayıtlı olan 32326 tesisat numaralı elektrik sayacının çıkış sigortasından kablo bağlanmak suretiyle aynı binanın ikinci katında bulunan ve sanığa ait olan dairede elektrik enerjisi kullanıldığının anlaşıldığı olayda; elektrik enerjisinden hukuken abonelik esasına göre yararlanılabilmesi, katılan şirketin, dağıtıcı konumundaki kurum ile geçerli bir abonelik sözleşmesi kurarak sayaçtan geçen elektrik enerjisinin sahibi hâline gelmesi, sanığa ait dairede de sahibinin rızası olmaksızın ve tüketilen enerji miktarının belirlenmesinin önlenerek elektrik enerjisi kullanılması şeklinde gerçekleşen eylemin, TCK’nın 163. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen karşılıksız yararlanma suçunu oluşturduğu; 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucunda ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerjinin taşınır mal sayılacağına ve elektrik enerjisinin de hırsızlık suçuna konu olabileceğine ilişkin TCK’nın 141. maddesinin ikinci fıkrası ile aynı Kanun’un 142. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin yürürlükten kaldırılması ve bu bağlamda abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin taşınır mal sayılmaması nedeniyle eylemin hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği kabul edilmelidir. (Ceza Genel Kurulu 2017/1082 E. , 2019/548 K.)

VAKA 2:

Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Sanığın köy halkının ortak kullanımında olan, abonelik esasına tabi olmayan köy içme suyunu havalandırma kuyusunun betonunu delmek ve hortum kullanmak suretiyle biriken suyu kullanması şeklindeki eyleminin TCK kapsamında suç teşkil etmediği, sanığın eyleminin 7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanunu’nun 5728 sayılı Yasa ile değişik 16/2. maddesi kapsamında kaldığı ve idari para cezasını gerektirir nitelikte kabahat fiilini oluşturduğu; bu itibarla CMK’nın 223/1-a maddesi gereğince sanık hakkında hırsızlık suçundan dolayı beraat kararı verilmesi ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20/2-c maddesi gereğince idari para cezasının soruşturma zamanaşımının da dolması nedeniyle zamanaşımından düşürülmesi gerekmektedir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/9402 E. , 2022/76 K.)

VAKA 3:

Sanık hakkında 22.06.2005, 20.09.2005, 23.12.2005 tarihli eylemleri için karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanığın 22.06.2005, 20.09.2005, 23.12.2005 tarihli eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nın 163/3. maddesindeki karşılıksız yararlanma suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık dava zamanaşımının, suç tarihi ile inceleme tarihi arası geçmiş bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE,

II-Sanık hakkında 14.04.2006 tarihli eylemi için karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarına gelince;

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1-Sanık hakkında, sayaçsız kaçak elektrik kullandığından bahisle kaçak tespit tutanağı düzenlenmesi karşısında, öncelikle bilirkişiden rapor alınarak, şikayetçi kurumun vergisiz ve cezasız zararı hesaplattırılıp, sanığa “şikayetçi kurumun bilirkişi tarafından hesaplanan zararı gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine” ilişkin usulüne uygun olarak bildirimde bulunularak makul bir süre verilip, sonucuna göre hakkında 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Sanık hakkında 22.06.2005, 20.09.2005, 23.12.2005 tarihli tutanaklar için karşılıksız yararlanma suçundan zamanaşımının dolması karşısında, sanık hakkında sadece 14.04.2006 tarihli tutanak için hüküm kurulurken TCK’nın 43. maddesi gereğince artırım yapılmaması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 23/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/6091 Karar: 2018/170 Tarih: 23.01.2018

VAKA 4:

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

02.07.2012 tarihinde kabul edilerek, 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin l. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrası gereğince, şikayetçi kurumun zararını tazmin etmesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilerek, Dairemizin 03/03/2015 tarihli bozma kararına uyulmasına karar verilmesi karşısında bozma kararı uyarınca 6352 sayılı Yasa’nın 83. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı TCK’nın 163. maddesi uyarınca, abonelik esasına bağlı olarak kullanılan su tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilip tüketilmediğinin tespiti gerekeceğinden, sanığın usulsüz su kullandığı tarihten itibaren, sayaçtaki endeks ile tespit anında belirlenen kullanımın uyumlu olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sanığın karşılıksız yararlanma kastının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, sanığın suçunun sübutu halinde sanığa bilirkişi tarafından hesaplanacak vergiler ve cazalar hariç kaçak kullanım bedelini ödemesi durumunda hakkında 6352 sayılı Yasa’nın geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceği ihtarında bulunulup, ödemesi için makul bir süre de verilerek sonucuna göre, hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken, Yargıtayın bozma kararının sanığa tebliğ edilmesi ile yetinilerek eksik inceleme ve araştırma ile delil değerlendirilmesi yapılmak suretiyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/2006 Karar : 2018/5593 Tarih : 3.05.2018

VAKA 5:

Sanık hakkında 25.05.2016 tarihinde kuruma kaydı olmayan sayaç ile elektrik kullandığının belirlendiği, alınan bilirkişi raporunda kayıt dışı tüketim yapılmadığının tespit edildiği ve tutanak tanıklarının sayaca müdahale olsaydı bunu tutanakta yazacaklarını beyan etmeleri karşısında sanığın atılı karşılıksız yararlanma suçundan beraat etmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz istem bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA YARGITAY 6.Ceza Dairesi Esas: 2023/ 4945 Karar: 2023 / 16039

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Ulaşın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara