1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:
İntihara yönlendirme suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunun ikinci kısmının birinci bölümünde hayata karşı suçlar kategorisinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yapısı itibari ile icrai faaliyetler ile işlenebilmektedir, ihmali davranışlarla işlenmesi mümkün değildir. İşkence suçunun temel cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer failin fiili, suçun nitelikli halleri kapsamında bulunuyor ise bu ceza nisabı artış göstermektedir.
Korunan hukuki yarar bakımından kamusaldan daha ziyade bireysel yararlar gözetilmiştir. En büyük korunan hukuksal yarar, elbette kasten öldürme suçunda olduğu gibi en temel insan hakkı olan ‘yaşama hakkıdır.’
SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)
- Fail ve Mağdur:
İntihara yönlendirme suçunun faili, herhangi bir gerçek kişi olabilmektedir. Suçun mağduru da herhangi bir gerçek kişi olabilmektedir. Ancak maddenin son fıkrası (TCK84/4) itibari ile işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişilerin intihara sevk edilenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle intihara mecbur edilen kişiler intihara yönlendirme suçunun değil; kasten öldürme suçunun mağduru olurlar.
- Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:
İntihara yönlendirme – Madde 84 :
(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.
Fail; mağduru, kanunda seçimlik olarak sayılmış bulunan intihara azmettirme, teşvik etme, mağdurun daha önceden vermiş olduğu intihar kararını kuvvetlendirme veya mağdurun intiharına herhangi bir şekilde yardım etme tazındaki eylemleriyle intihara yönlendirmektedir. Bu seçimlik hareketler sonucunda mağdurun ölmesi şart değildir. Mağdurun ölümü halinde ise intihara yönlendirme suçunun ikinci fıkradaki netice sebebiyle ağırlaşmış halden fail cezalandırılacaktır.
İntihar, kelime anlamı itibari ile kişinin kendi hayatına son vermesidir. Fail, kanunda seçimlik ve sınırlayıcı olarak sayılmış hareketlerden birini gerçekleştirerek mağdurun intiharında etkin rol oynaması halinde fail bu suç tipinden sorumlu tutulacaktır. Failin başvuracağı fiiller seçimlik olarak kanun hükmünde sayıldığı için bu fiillerden birden fazlasının aktif olarak yapılması sonucunda mağdur intihar etmiş olsa dahi verilecek ceza tektir. Ancak bu hal, temel cezanın belirlenmesi bakımından TCK 61. Madde çerçevesinde göz önüne alınacaktır.
Başkasını intihara azmettiren: Herhangi bir intihar düşüncesine sahip olmayan mağdura intihar kararını aldırmayı ifade eder.
Başkasını intihara teşvik eden: Mağdurun zihninde var olan ancak kesin olarak karar vermediği intihar etme düşüncesini perçinleyerek bu doğrultuda karar vermesini kuvvetlendirmeyi ifade eder.
Başkasını intihar kararını kuvvetlendiren: Mağdurun vermiş olduğu intihar kararını güçlendirmeyi ifade eder.
Başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden: Mağdurun vermiş olduğu intihar kararını maddi veya manevi olarak her türlü yardım faaliyeti ile kuvvetlendirmeyi ifade etmektedir.
Ayrıca kanun maddesinde kişinin başkalarını intihara alenen teşvik etmesi çok daha ağır yaptırım altına alınmış bulunmaktadır. Buradaki alenen teriminin ne olduğu iyi anlaşılmalıdır. Zira birinci fıkra ile üçüncü fıkrada bulunan teşvik etme maddi unsuru aynı olmasına rağmen esas farkı alenilik unsuru belirlemektedir. Aleni olmaktan kasıt, belirlenemeyen sayıda kişinin bu teşvikin muhatabı olmasıdır. Eğer kişi sayısı itibari ile belirlenebilen kişilerin intihara teşvik edilmiş olması halinde fail birinci fıkra itibari ile cezalandırılacaktır.
TCK Madde 84’ün birinci fıkrası itibari ile mağdurun intihar sonucu ölmesi şart değildir. Mağdur intihar etme girişiminde bulunmuş ancak bunu gerçekleştirememiş olsa dahi fail birinci fıkra itibari ile sorumludur. Ancak mağdurun ölmesi halinde fail nitelikli hal olan ikinci fıkra ile sorumlu tutulacaktır. Burada ‘kasten öldürme’ suçu söz konusu olmadığı ve intihara yönlendirme suçu bağımsız bir nitelik arz ettiğinden TCK madde 82’deki nitelikli intihara yönlendirme suçuna tatbiki mümkün değildir.
SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)
- Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:
İntihara yönlendirme suçu, genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Bu kast, mağdurun intiharının öngörülmesi ve istenmesi söz konusu ise doğrudan kast iken; mağdurun intiharının öngörülmesi ve istenme seviyesinde olmamakla beraber göze alınmış olması ihtimalinde olası kast söz konusudur ve temel cezada TCK madde yirmi bir, fıkra iki itibariyle indirim yapılması gerekmektedir.
SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)
- Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:
Hukuka uygunluk sebeplerinin teorik ve pratik olarak intihara yönlendire suç tipinde uygulanması mümkün değildir. Önemli olan en büyük husus, teşebbüs hükümlerinin intihara yönlendirme suçuna teorik olarak nasıl uygulanacağıdır. Zira ikinci fıkra bakımından, mağdurun ölümden dönmesi halinde bu fıkraya teşebbüs indirimin uygulanıp uygulanamayacağı sorusu önemlidir. Eğer ikinci fıkraya teşebbüs hükmünün uygulanması halinde, birinci fıkranın neredeyse uygulanma imkanı kalmamaktadır. Zira, intiharın başarısız olması hali TCK madde 84, birinci fıkrada ayrı olarak zaten düzenlenmiştir. Kanun koyucunun birinci fıkranın uygulama imkanının olmadığını göz önüne alarak maddeyi düzenleyeceğini düşünmek hukuk mantığına aykırıdır. Bu bakımdan, ikinci fıkraya teşebbüs mümkün değildir. Kişi, aktif hareketlerle intihara girişmediği mühletçe suçun icra faaliyetleri de başlamayacağına göre birinci fıkra itibari ile de teşebbüs mümkün değildir. Kişi icra hareketlerine başlamasıyla suç tamamlanacağı için teşebbüs sahasından zaten çıkılmış olunacaktır. Sonuç olarak ilk üç fıkra bakımından da suç teşebbüse elverişli değildir.
İNTİHARA YÖNLENDİRME SUÇU VAKA ÖRNEĞİ
VAKA 1:
Oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdur Serap’ın sanık E…R…ile evlenmek amacıyla arkadaşlık yaptığı, sanığın kendisini astsubay ve bekar olarak tanıttığı, sanığın annesinin mağduru arayarak, sanığın daha önce evlenip boşandığını, astsubaylıktan atıldığını, kendisinin ziynet eşyalarını çaldığını, oğlunun psikolojik durumunun iyi olmadığını söylemesi üzerine mağdurun sanıktan ayrıldığı, mağdurun kendisinden ayrılmasını kabullenemeyen sanığın mağduru “sana ve ailene Diyarbakır’ı dar ederim, seni rezil edeceğim, seni ya ailen öldürsün ya da ben öldüreceğim” şeklinde tehdit ettiği, mağdurun olay günü 13 metre yükseklikteki balkondan atlayarak intihara teşebbüs ettiği, yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirdiği, tıbbi tedavi sonucu hayata döndürüldüğü olayda,
Sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 106.maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu anlaşılmakta ise de, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 20.11.2008 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında intihara yönlendirme, tehdit ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı, mahkemenin incelemeye konu 25.09.2012 gün ve 2012/482-508 sayılı kararı ile mağdurun şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle hakaret suçundan düşme ve tehdit suçundan da delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verildiği, düşme ve beraat kararlarının aleyhe temyiz bulunmadığından kesinleştiği hususları da gözetilerek, sanık hakkında intihara teşvik suçundan unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozmayı gerektirmekte olup, sanığın temyiz itirazlarının bu itibarla kabulüyle, intihara yönlendirme suçundan kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA) karar verilmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar : 2014/6311).
VAKA 2:
Sanık M.. M..’nın maktül N.. K..’ı “intihara yönlendirme” suçundan mahkumiyetine dair Silifke 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/654 esas ve 2013/189 karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine yapılan incelemede;
Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanık … ve maktül … arasında yüz yüze gelmeden ve birbirlerini görmeksizin sadece telefonla konuşma ve mesajlaşmaktan ibaret arkadaşlık ilişkisinin olduğu, bu ilişki sırasında sanığın bir süre maktülün kız kardeşi ile de aynı şekilde görüştüğü ve bundan dolayı her iki kız kardeş arasında tartışma da yaşandığı, bir süre sonra sanığın maktül ile olan ilişkisini bitirmek istediğini maktüle ilettiği, bunun üzerine duygusal olarak sanığa aşırı derecede bağlanan maktülün sanığa hitaben “bana dönmezsen canıma kıyacağım, zehir içeceğim” şeklinde mesaj gönderdiği, maktül tarafından kendisine gönderilen bu mesajı ciddiye almayan sanığın ise maktüle hitaben “son kurşunu kafama sıkayım hoşçakal” ve “… ben yapıyorum bile bitanem” şeklinde mesajlar gönderdiği, kısa bir süre sonra da maktülün etkeni saptanamayan toksik bir maddeyi içmek suretiyle intihar ettiği olayda; sanık tarafından maktüle gönderilen cep telefonu mesajlarının nitelik ve yoğunluk bakımından intihar kararını kuvvetlendirme olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla yasal unsurları oluşmayan atılı suç yönünden sanığın beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar : 2015/3135).
VAKA 3:
Sanık E. ile maktul Z.’in bir süre önce internette tanıştıkları, Z.’in kendisini K. olarak tanıttığı ve yazışmalarda erkek gibi davrandığı, bunun sonucunda aralarında duygusal bir ilişkinin geliştiği, bir süre sonra yine internet üzerinden Z.’in açıklaması üzerine onun aslında erkek olmadığını öğrenen E.’in önce ilişkiye son vermek istediği, daha sonra ise ilişkiyi sürdürme kararı aldıkları, önce buluştukları, sonra da birlikte yaşamak için .’ya gidip olaydan yaklaşık bir ay önce orada bir ev tutarak birlikte yaşamaya ve aynı zamanda cinsel yönden de birlikte olmaya başladıkları, bu arada Z.’in ameliyatla erkek olmak istediği ve bunun için çaba harcadığı, daha sonra Z.’in bunu başaramaması üzerine artık yaşamanın anlamsız olduğu yönünde değerlendirmede bulunarak önceden konuştukları birlikte intihar etme fikrini hayata geçirmeye karar verdikleri, Z.’in gidip babasının olduğunu söylediği bir tabanca ile döndüğü, olay günü iki adet intihar mektubu yazıp birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, tabanca ile intihar etmek üzere yanyana oturdukları, evvela kimin önce intihar edeceği konusunda konuştukları, ikisinin de bir diğerinden önce intihar etmek istediği, daha sonra Z.’in baskın çıkması üzerine, öncelikle Z.’in tabancayı alıp kafasına dayayarak tetiğe basmak suretiyle intihar edip öldüğü, ardından E.’in de tabancayı aldığı, kafasına dayadığı ve tetiğe bastığı ancak merminin sıkışması üzerine silahın ateş almadığı, bir kaç kez denemesine rağmen silahı ateşlemeyi başaramadığı, bunun üzerine annesine telefon ederek yardım istediği ve kolluk güçlerinin E. ile maktulün bulunduğu yere geldikleri olayda;
Her ne kadar; maktulün intihar etme kararı üzerinde sanığın kendisine ait intihar etme kararının etkili olduğu ve onun kararını takviye ettiği söylenebilirse de, sanığın kararının münhasıran kendi intiharına ilişkin olması ve bunun dışında maktulün intiharına yönelik herhangi bir söz veya hareketinin bulunmaması ve hatta intihar anında sanık ve maktulden her birinin bir diğerinin intiharını istemek bir yana öncelikle kendisinin intihar etmek istediğinin açıkça anlaşılması karşısında, sanığın intihara yönlendirme suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmiş olması bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar: 2013/3121).