Antoryum Hukuk

Görevi Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası (TCK Madde 275)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Görevi kötüye kullanma suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler’ kenar başlıklı ikinci kısmın; Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar’ kenar başlıklı birinci bölümünde ‘Zimmet, İrtikap, Rüşvet Nüfuz Ticareti, Göreve İlişkin Sırrın Açıklanması, Kamu Görevlisinin Ticareti, Kamu Görevinin Terki veya Yapılmaması, Kişilerin Malları Üzerinde Usulsüz Tasarruf, Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi, Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz kullanma, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme, Kamu Görevine Ait Araç ve Gereçleri Suçta Kullanma’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Görevi kötüye kullanma suçunun düzenlendiği TCK madde 275 esasen birinci ve ikinci fıkra olmak üzere iki ayrı suç tipi olarak düzenlenmiştir. Suçun ilk fıkrası, suçun icrai hareket tarzında işlenebileceği durumları düzenlemekle birlikte ikinci fıkrası ise ihmali hareket tarzında işleneceği durumları düzenlemiş bulunmaktadır.

Görevi kötüye kullanma suçunun cezası görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle işlenmesi halinde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası iken görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek işlenmesi halinde ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Görevi kötüye kullanmak suçu ile, kamu idaresinde düzen ve disiplinin sağlanması suretiyle idarenin etkin, şeffaf, nitelikli, dürüst, süratli ve tarafsız biçimde çalışması hedeflenmiştir. Bununla birlikte görevi kötüye kullanmak suçu ile toplumda var olduğuna inanılan devlete ve devlet organlarına olan güvenin ve inancın hasar görmemesi amaçlanmıştır.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)

  • Fail ve Mağdur:  

Görevi kötüye kullanma suçu, ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilen fail bakımından özgü nitelikte bir suçtur. ‘Kamu görevlisi’ terimi TCK madde 6’ da tanımlanmıştır.

Tanımlar – Madde 6/ c bendi :

c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi

 Bu bakımdan kamusal faaliyetin yürütülmesine sürekli veya süresiz olması fark etmeksizin atama veya seçilme yolu ile ya da diğer herhangi bir yol ile katılan kişiler kamu görevlisidirler. Esasında kamu görevlisi olmayan ancak özel kanunlarında ‘kamu görevlisi’ gibi sorumlu olacağı yazılı olan kişiler de Türk Ceza Kanunu bakımından kamu görevlisi olarak kabul edilecektirler.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Görevi kötüye kullanma – Madde 257:

(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Esasen TCK madde 257’de iki ayrı suç tipi tarzında düzenlenmiş bulunmaktadır. TCK madde 257/ Fıkra 1, ‘görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle’ görevin kötüye kullanılması suçunu düzenlerken TCK madde 257/ Fıkra 2 ise ‘görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle’ görevin kötüye kullanılması suçunu düzenlemiştir. Gerek birinci fıkra gerekse de ikinci fıkra, netice suçudur. Yani ‘görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle’ de işleniyor olsa ‘görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle’ de işleniyor olsa,

  1. Kişilerin mağduriyetine
  • Kamunun zararına
  • Kişilere haksız bir menfaat sağlaması

neticelerine sebep olunmadıkça fail cezalandırılmayacaktır. Tüm bu kavramları detaylı olarak yakından incelemekte fayda vardır.

  1. Suçun, Görevin Gereklerine Aykırı Hareket Etmek Suretiyle İşlenmesi (TCK 257/F1):

Kamu görevlisi, kendi görev alanına giren bir konuya ilişkin olarak kendisinden beklenen sorumluluk ve görevlerin gereğine aykırı hareket etmek suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işlemektedir. Eğer kamu görevlisi, görev alanına girmeyen bir tasarrufta bulunmuş ise, bu suç değil; başka bir suç gündeme gelebilir.

Kendisinden beklenen görevin gereklerine aykırı olması, failin sürdürdüğü kamusal görev için yasanın kendisine yüklemiş olduğu davranış normlarına aykırı hareket etmesi halidir. Bu tür aykırılıklar, kendisine verilmiş olan yetkilerin veriliş amacına aykırı olarak kullanılması tarzında olabileceği gibi, yasaya uygun olarak kullanılması gereken bu yetkilerde sınırın aşılması tarzında da olabilir.

TCK madde 257/ Fıkra 1’deki görevi kötüye kullanma suçunun oluşması için failin görevin gereklerine aykırı ‘icrai’ bir davranışın mevcut olması gerekir. Hareketsiz kalmak suretiyle pasif davranış modeli olarak da nitelendirebileceğimiz ihmali hareketler sergileyerek görevin gereklerine aykırı hareket edilmesi halinde TCK madde 257/ Fıkra 1 değil; TCK madde 257 / Fıkra 2’nin uygulanması söz konusu olacaktır. Görevi kötüye kullanma suçunun ihmali davranışlarla işlenmesi ihtimalinde verilecek olan ceza daha hafiftir.

  • Suçun, Görevin Gereklerini Yapmakta İhmal Veya Gecikme Göstermek Suretiyle İşlenmesi (TCK madde 257/ F2):

Kamu görevlisi, kendi görev alanına giren bir konuya ilişkin olarak kendisinden beklenen sorumluluk ve görevlerin gereğin yapmakta ihmali davranması veya gecikme göstermek suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu işlemektedir. Dikkat edilir ise, görevi kapsamına girmeyen bir davranışın ihmal edilmesi olasılığında bu suç oluşmayacaktır.

  • İhmali Davranma: Yerine getirilmesi gereken görevin ihmal edilmek suretiyle hiç veya yerine getirilse dahi ihmali davranış sonucu gereği gibi yerine getirilememe halidir.
  • Gecikme Göstermek: Belirli bir zaman diliminde yerine getirilmesi gereken bir işlemin bu süre geçtikten sonra yapılmasını ifade eder. Bu zaman zarfı, kanunla belirlenmiş olabileceği gibi somut olayın özelliklerinden de belli olabilir. Bu bakımdan kanunda belirli bir süre öngörülmüş olmasa dahi somut olayın mahiyeti icabı görevin yerine getirilmesi gereken süre belirlenebilir. Somut olayın gerekli kıldığı sürenin belirlenmesinde yapılması gerekli olan işin önemi, kişinin çalışma hızı ve iş yoğunluğu göz önüne alınır. İşin yoğunluğu dolayısıyla görevin yerine getirilmemesi durumunda bu suçun oluşmayacağı açıktır.

Kötüye kullanılan görev sonucunda gerek TCK madde 257/Fıkra 1 gerekse de TCK madde 257/ Fıkra 2‘ de öngörülen suçların tamamlanmış sayılabilmesi için, ‘kişilerin mağduriyetine’, ‘kamunun zararına’ veya ‘kişilere haksız bir menfaat sağlanması’ neticelerinin gerçekleşmesi gerekmektedir.

  1. Kişilerin Mağduriyetine Neden Olma:

Gerçek veya tüzel kişi fark etmeksizin, sadece ekonomik zararla da sınırlı olmadan her türlü kapsam içinde verilmiş zarar halinde kişilerin mağduriyetinden söz edilir.

Mağduriyet kavramını, salt zarar kavramından çok daha geniş yorumlanması gerekmektedir. Örneğin; öğrencisinin sınav kağıdını, öğrencisine duyduğu husumet gereği hakkaniyete aykırı olarak puanlayan akademisyenin açmış olduğu mağduriyet gibi. Görevi kötüye kullanma suçu sonucunda yol açılan mağduriyet, kişinin manevi hissiyatını tatmin niteliği taşıyan duygularının zarara uğratılması tarzında da olabilir.

Kısacası denebilir ki, görevin gereğine aykırı olarak yapılan ve onun mağduriyetine yol açan aktif yani icrai davranışlar TCK madde 257/ Fıkra 1’in kapsamında değerlendirilirken; görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle ve onun mağduriyetine yol açan pasif yani ihmali davranışlar TCK madde 257/ Fıkra 2’in kapsamında değerlendirmeye tabi tutulup cezalandırılacaktır.

  • Kamu Açısından Bir Zarara Sebep Olma:

Kamu açısından bir zarara sebep olma; kamu hizmeti gören kuruluşlar arasında ayrım yapmaksızın, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle veya görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle kamunun ekonomik anlamda maddi zarara uğratması halidir. Kamunun uğrayacağı zararın kesin olarak tespit edilebilmesi şart değildir. Ayrıca, zararın failce daha sonradan giderilmiş olması da suçun oluşması ve tamamlanmasını önleyemeyecektir.

  • Kişilere Haksız Yarar Sağlama:

Ekonomik nitelikte olması aranmaksızın, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle veya görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle başka kişilerin hukuksal veya sosyal durumunda önceki durumuna nazaran iyileşmeye yol açan her türlü edim haksız da olması şartı ile kişilere haksız yarar sağlama unsurunu oluşturur.

Lehine haksız yarar sağlanan kişi ile kamu görevlisi arasında iştirak iradesi yoksa, haksız yarar sağlayan kişi, görevi kötüye kullanma suçu neticesinde cezalandırılmaz. Eğer iştirak iradesi var ise, bu halde suç faili bakımından özgü suç niteliğinde olduğundan ötürü, haksız yarar sağlayan üçüncü kişinin sorumluluğu görevi kötüye kullanma suçuna azmettiren veya yardım eden sıfatı ile sınırlıdır.

Görevi kötüye kullanma suçu ile rüşvet suçunun teoride ve pratikte birbiri ile karışma ihtimaline binaen birbirlerinden ayrışan yönlerini ortaya koymada fayda vardır. Görevi kötüye kullanma suçu ile rüşvet suçu arasındaki fark; rüşvet suçunda anlaşma’ unsurunun varlığının bulunması yani yapılmaması gereken bir işlemin yapılması veya yapılması gereken bir işlemin yapılmaması karşılığında üçüncü kişiye haksız yarar sağlanması konusunda birey ile kamu görevlisinin ‘anlaşmasıdır.’ 

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Görevi kötüye kullanma suçunun düzenlendiği her iki fıkra bakımından da failin genel kastı gereklidir. Yani birinci fıkra bakımından failin yaptığı hareketin görevin gereklerine aykırı olduğunu ve kanunda öngörülen üç neticeden en az birini gerçekleştiğini bilmesi gerekmektedir. İkinci fıkra bakımından ise, failin görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterdiğini ve de bunun sonucunda kanunda öngörülen üç neticeden en az birini gerçekleştiğini bilmesi gerekmektedir.

Kişinin iş yoğunluğundan dolayı ihmali hareket ile görevi geciktirmesi halinde, bahse konu gecikme kasten değil failin gecikmeye iş yoğunluğundan dolayı sebebiyet vermesinin bir sonucu olarak yani taksirle gerçekleştirdiğinden ve kanunda bu görevi kötüye kullanma suçunun taksirle işlenmesi hali düzenlenmediğinden dolayı fail cezalandırılmayacaktır.

SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)

  • Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:  

Eğer fail, konusu suç teşkil eden bir eylemi, amirinin emri ile yerine getirmiş ise cezai sorumluluktan kurtulamayacaktır. Zira TCK madde 24/ Fıkra 3 gereği konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilemeyeceği ve bu bakımından fail, amirin emri hukuka uygunluk nedeninden yararlanamayacağı açıktır.

Görevi kötüye kullanma suçunda fail, görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle veya görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermek suretiyle suçun icra hareketlerine başlamış bulunmaktadır. Başlanan bu icra hareketleri sonucunda netice olarak kişilerin mağduriyetleri, kamunun zararı veya kişilere haksız menfaat sağlanması durumunda suç tamamlanacaktır. Eğer icra hareketleri başlayıp da kanunda sayılan bu üç neticeden hiçbiri oluşmaz ise fail, görevi kötüye kullanma suçuna teşebbüsten cezalandırılacaktır.

TCK madde 257’de düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu, genel ve tamamlayıcı bir hükümdür. Eğer bir fiil görevi kötüye kullanma suçunun yanında ayrıca kanunda düzenlenmiş başka bir hükmün uygulanma kapsamına da giriyorsa, daha az cezayı öngörse dahi bu özel hüküm uygulanacaktır.

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU VAKA ÖRNEKLERİ

VAKA 1:

Sanıklara isnat edilen görevi kötüye kullanma eylemi neticesinde objektif cezalandırma şartları olan “kamu zararı”, “kişi mağduriyeti” veya “kişilere haksız menfaat sağlama” unsurlarından birinin oluşması gerektiği, hakkı bulunan kişiler yerine hakkı olmayanların atanması halinde kişilerin mağduriyetinin ve haksız menfaat sağlama unsurlarının gerçekleşmiş olacağı gözetilerek, 2006-2007 yıllarında vekil ebe/hemşire atamaları ile ilgili Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün sonraki tarihli yazılarında öncelikle sağlık biriminin olduğu yerde veya ilde ikamet edenlerin müracaatlarının kabul edilmesi, bu şekilde birden fazla müracaat olması halinde öncelik sırasına göre lisans mezunu, önlisans mezunu ve lise mezunu olmak üzere KPSS puanı yüksek olandan başlanarak alım yapılması, müracaat edenler arasında yeterli sayıda KPSS puanına sahip aday bulunmaması halinde ise diploma notu usulünün uygulanmasının talep edildiği, 4 yıllık yüksek okul mezunu ebe olan mağdur …‘ün … Köyü’nde ikamet ettiğini bildirerek bu yerdeki sağlık evi için başvuruda bulunduğu, diğer adayların ise lise mezunu oldukları, dolayısı ile bu köyde ikamet etmesi halinde öncelik hakkının…‘e ait olacağı da nazara alınarak, mağdurun başvuru tarihinde … Köyü’nde ikamet edip etmediği hususunun araştırılması sonrasında sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde beraat hükümleri kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2018/112).

VAKA 2:

Sanık, belediye başkanı olarak görev yapmaktadır. Mahkeme tarafından belediyeye yazılan ısrarlı müzekkerelere cevap verilmemiştir. Belediye başkanı 5393 sayılı kanunun 38/k maddesi gereği belediyeyi denetlemekle yükümlüdür. Mahkeme yazılarına cevap verilmeyerek kişilerin mağduriyetine neden olunan fiilin nihai sorumlusu belediye başkanı TCK md. 257/2 maddesinde düzenlenen görevi ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu gereği cezalandırılmalıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Esas No: 2010/30773, Karar No: 2014/9775, Tarih: 28.03.2014).

VAKA 3:

“Olay tarihinde, kadastro teknisyeni …, … Köyü muhtarı …, muhtar vekili … ile kadastro çalışmalarında görevli bilirkişiler…… hakkında, gerçeğe aykırı kadastro tutanakları düzenledikleri iddiasıyla resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında; sanıkların sahtecilik kastıyla hareket ettiklerine dair kesin delil bulunmadığı dikkate alınarak; suç konusu taşınmazlarla ilgili kadastro tespitinin iptali konusunda kadastro mahkemesine hazine tarafından dava açılıp açılmadığının, açılmış ise sonucunun araştırılması, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise kararların onaylı örneklerinin getirtilmesi, sonucuna göre sanıkların eylemlerinin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükümler kurulması,” bozmayı gerektirmiştir., Y11.CD,1.3.2018, E. 2017/4216, K. 2018/1874; benzer şekilde, “Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçunu oluşturacağı cihetle; sahte olarak atıldığı iddia edilen imzalardan adlarına ait olan sanıkların bilerek ve farkında olarak imzalamış olmaları halinde eylemlerinin kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, gerekli özeni göstermeden imzalamış olmaları halinde ise görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceğinden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması” bozmayı gerektirmiştir., (Y21.CD, 12.12.2016, E. 2015/7961, K. 2016/752.)

VAKA 4:

İlçe Emniyet Müdürlüğünde ihbar hattına bakmakla görevli polis memuru olan sanığın, saat 05:00 sıralarında müteveffa …‘in ölümüne neden olan kaza ihbarını soruşturma birimlerine bildirmeyip, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle etkin soruşturma yapılmasına engel olarak katılanların mağduriyetine sebebiyet verdiği ve bu itibarla ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden, atılı suçtan mahkumiyeti yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 5. Ceza Daİresi – Karar : 2019/5481)

VAKA 5:

“Somut olayda Kumluca Devlet Hastanesi’nde doktor olarak görev yapan sanığın gerçeğe aykırı biçimde düzenlendiği iddia edilen Genel Adli Muayene Formunda, başlık ve içerik bölümlerinde kimi bölümlerin boş bırakıldığı, resmi yazıda bulunması gereken gönderen makam, resmi yazı tarihi, resmi yazı no bölümleri ile raporu düzenleyen doktorun adı soyadı, kaşesi, sicil numarası ya da onun tarafından tanzim edildiğini gösteren resmi mührün bulunmadığı, belgenin bu hali ile hukuki sonuç doğurmaya elverişli bir belge olmadığı ve resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı anlaşılmakla, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması” bozmayı gerektirmiştir., (Y11.CD, 26.12.2016, E. 2016/12325, K. 2016/8795.)

VAKA 6:

Olay günü saat 11.25 sıralarında inceleme dışı sanık Enver İ’nin yönetimindeki kamyon ile kavşak çıkışına geldiğinde, sağ tarafından karşıdan karşıya geçmek üzere yola giren 76 yaşındaki yaya …‘a çarptığı, Erciş Devlet Hastanesi acil servisine yaralı olarak getirilen …‘a ilk müdahalenin nöbetçi doktor olan sanık tarafından yapıldığı, röntgen çekilmesine, serum takılmasına ve açık olan yaralar için pansuman yapılmasına karar veren sanığın, ağrılarından şikâyetçi olan ve bir defa da kusan …‘ı serumu bittikten sonra taburcu ettiği, yakınları tarafından ayaklarından ve omuzlarından tutularak araca bindirilen …‘ın eve gittikten çok kısa bir süre sonra bilincini kaybetmesi üzerine tekrar hastaneye getirildiği, sanık tarafından yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği olayda;

…‘ın ölümünün trafik kazasına bağlı kaburga, kalça, kafatası, köprücük kemiği kırıkları ile birlikte iç organ yaralanması ve bunlara bağlı gelişen komplikasyon sonucu meydana geldiğine dair Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 17.02.2006 tarihli raporu; sanığın tıbbın gereklerini yapmaması sebebiyle kusurlu olduğuna ancak bu kusurlarının kaza ile …‘ın ölümü arasındaki illiyet bağını kesmediğine ilişkin Yüksek Sağlık Şurası kararı ve kırıkların tespit edilememesinin eksiklik olduğuna ancak kişide tespit edilen travmatik değişimlerin ağırlıkları ve kişinin yaşı da dikkate alındığında, zamanında tespit edilip uygun tedaviye başlanması durumunda dahi kurtulmasının kesin olmadığına dair Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 13.03.2013 tarihli raporu birlikte değerlendirildiğinde; sanığın davranışları ile meydana gelen ölüm neticesi arasında nedensellik bağının kesin olarak belirlenemediği, bu nedenle sanığın meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulamayacağı, bununla birlikte Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gözetildiğinde sanığın, genel beden travmasına ve çoklu kemik kırıklarına maruz kalmış öleni stabilizasyonu sağlanıncaya kadar ve tıp çevrelerinde genel olarak kabul gördüğü şekilde yirmidört saat müşahede altında tutması veya başka bir sağlık kuruluşuna sevk etmesi gerekirken, beş saat sonunda taburcu ederek evine göndermesi suretiyle görevinin gereklerini yerine getirmekte ihmal gösterdiği, bu haliyle eyleminin TCK’nun 257/2. maddesinde düzenlenen görevi ihmal suçunu oluşturduğu ve bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçu kabul edilerek TCK’nun 85/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır (Yargıtay CGK – Karar : 2017/278).

VAKA 7:

“…doktor olan sanıkların özel hastanede çalışanı olmaları nedeni ile de, eylemlerinin görevi kötüye kullanma suçuna vücut vermeyeceği”, Y15.CD, 14.3.2017, E. 2017/14316, K. 2017/7499; “Özel bir şirketin işyeri yetkilisi olan sanığın kamu görevlisi tarafından işlenebilen özgü suç niteliğindeki görevi kötüye kullanma suçunun faili olamayacağı, sanığın şirket çalışanı olan borçlunun maaşından kesinti yapmaması şeklindeki eyleminin Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesinde düzenlenen “emre aykırı davranış” kabahatini oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması”, Y5.CD, 3.5.2017, E. 2017/1400, K. 2017/1864; aynı yönde bkz. Y8.CD, 1.3.2018, E. 2018/203, K. 2018/2245; 25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4603 sayılı Yasa’nın 1. maddesinin 2. ve 5. bentleri uyarınca Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Emlak Bankası özel hukuk statüsüne tabi anonim şirket haline dönüştürüldüğü ve personeli hakkında 233 ve 399 sayılı Yasa gücünde kararnamelerin uygulanması olanağının ortadan kaldırılması karşısında Ceza Hukuku uygulamasında (memur) “kamu görevlisi” sayılmayan ve “kamu görevlisi gibi” cezalandırılması olanağı bulunmayan Halk Bankası şube personeli olan sanıkların, görevi savsama suçunun faili olması olanağı kalmadığı gibi”, (Y4.CD, 08.06.2011, E. 2009/7629, K. 2011/8081.)

VAKA 8:

PTT Genel Müdürlüğünde posta dağıtıcısı olarak görev yapan sanık hakkında, katılan …‘a 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşma gününü içeren tebliğ evrakını, bizzat tebliğ yazmasına rağmen bizzat vermeyip, tebligat parçasını sahte olarak tanzim etmek suretiyle atılı suçu işlediğinin iddia olunduğu olayda; sanığın aşamalarda, söz konusu tebliğ evrakını zarfın üzerinde yazılı adres tam olarak doğru olmadığı halde adresi bilmesi sebebiyle götürdüğünü, evde o anda bulunan bir kadının evrakı içeri götürüp imzalattığını, imzalayanın sanığın babası olduğunu, babasının daha öncede evrakları imzaladığını, kesinlikle sahtecilik yapmadığını savunması karşısında; sahtecilik kastının bulunmadığı, eylemin 5237 Sayılı Kanun’un 257. maddesi kapsamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde memurun resmi belgede sahteciliği suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar: 2016/2041).

VAKA 9:

Kooperatifin yönetim kurulu başkanı olan sanığın, “kooperatifin maddi gücü olmasına rağmen vergi ve sigorta borçlarını zamanında yatırmaması eylemlerinin ise 1163 Sayılı Kanun’un 62 ve 5237 Sayılı Kanun’un 257/1, 43/1. maddelerinde tanımlanan zincirleme görevi kötüye kullanma suçunu ayrı ayrı oluşturduğu da gözetilmeden dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraat kararları verilmesi, kanuna aykırı” (Y5.CD, 26.4.2018, E. 2015/11487, K. 2018/3197.)

VAKA 10:

“10.06.2008 tarihinde ilçe merkezinde meydana gelen kavga olayına müdahale eden kolluk görevlisi İ. A.’nın şüpheli O.A. tarafından bıçakla yaralanması üzerine soruşturma başlatıldığı, şüpheli O.A.’ın babası olup, daha önceye dayalı olarak tanışıklığı bulunduğu M.A.’ın telefonla arayıp kolluk görevlilerinin kendilerine kötü muamele yaptığını söylemesi üzerine, sanığın Cumhuriyet Başsavcısını ve İlçe Emniyet Müdürünü arayarak olay hakkında bilgi edinmeye çalıştığı, daha sonra da karakolu arayıp telefona bakan kolluk görevlisi S. Y.’a “birazdan adamlarım oraya gelecek, adamlarıma işkence yapıyormuşsunuz, hepinizin canını yakarım, zaten soruşturma sonunda evrak bana gelecek, sonunu düşünün” dediği sabit ise de, ağır ceza mahkemesi üyesi olan sanığın, suç tarihi itibariyle nöbetçi sulh ceza mahkemesi hakimliği görevinin bulunmaması, dolayısıyla söz konusu soruşturma ile ilgili olarak herhangi bir görevinin ve yetkisinin olmaması ve olaya ilişkin yargılamaya da katılmamış olması nedeniyle, disiplin suçu oluşturup oluşturmayacağının takdir ve tayini merciine ait olmak üzere, eylem görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmayacaktır.” (YCGK, 26.2.2013, E. 2012/4-425, K. 2013/67)

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Ulaşın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara