Antoryum Hukuk

DOLANDIRICILIK SUÇU VE CEZASI (TCK 157. Madde ve TCK 158. Madde)

GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Dolandırıcılık suçu ve cezası Türk Ceza Kanunu’muzun ‘kişilere karşı suçlar’ kenar başlıklı ikinci kısmın; ‘Malvarlığına Karşı Suçlar’ kenar başlıklı onuncu bölümünde ‘Hırsızlık, Yağma, Mala Zarar Verme, İbadet ve Mezarlıklara Zarar Verme Hakkı Olmayan Yere Tecavüz, Güveni Kötüye Kullanma, Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya, Karşılıksız Yararlanma, Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Dolandırıcılık suçu yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu dolandırıcılık suçu bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir.

Dolandırıcılık suçunun cezası nedir? Dolandırıcılık suçunun cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.

Dolandırıcılık suçu ile korunan hukuksal yarar münhasıran malvarlığıdır. Ayrıca madde gerekçesi ve özellikle de Yargıtay kararları ışığında dolandırıcılık suçunun asli unsurlarından birinin ‘hile’ olması sebebi ile mağdurun irade özgürlüğünün de korunduğu söylenebilmektedir.

  • SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)  
  • Fail ve Mağdur:  

Dolandırıcılık suçunun faili herhangi bir kimse olabilir. Bu bakımdan özgü bir suç niteliği taşımamaktadır. Ancak failin tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişilerden olması ve bu kişilerin ticari faaliyetler sırasında veya kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyetleri sırasında veya serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur ve ceza arttırılacaktır.

Dolandırıcılık suçunda mağdur, aldatılan veya kendi veya başkasının malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunan kişi değil, münhasıran malvarlığı zarara uğrayan kişidir. Yani suçun mağduru zarara uğrayan malvarlığının sahibi olan kişidir. Yani suçun oluşması için, kendisine karşı hileli davranışa başvurulan kişi ile bunun sonucunda malvarlığı zarara uğrayan kişinin aynı kişi olmasına gerek yoktur. Bu durum, özellikle şikayet hakkının kullanılması bakımından önem taşımaktadır.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Dolandırıcılık – Madde 157:

(1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.

Dolandırıcılık suçu nedir? Hileli davranışlar ile mağdurun kandırılarak onun zararına ve kendisinin veya başkasının lehine bir yarar sağlanması dolandırıcılık suçunu oluşturur.

Dolandırıcılık suçunun konusunu esas itibari ile ekonomik değeri olan şeyler oluşturmaktadır. Bu bakımdan suçun konusu taşınır veya taşınmaz mallar oluşturabileceği gibi hile sonucu elde edilen kişisel hizmetler de bu suçun konusunu oluşturabilecektir.

Dolandırıcılık suçu, 3 temel sac ayağına oturtulmuştur. Birincisi failin “hileli bir davranışta bulunmuş olması”, ikincisi olarak “hileli davranış sonucunda mağdurun aldatılmış olması” ve üçüncü olarak da mağdurun veya bir üçüncü kişinin zararına olarak “failin kendisine veya bir başka kişiye bir yarar sağlamış” olmasıdır.

      1-) HİLELİ DAVRANIŞ:

Dolandırıcılık suçu bakımından hile, başkasının iradesi üzerinde etki meydana getiren ve onu hataya düşürücü her türlü davranış olarak tanımlanabilmektedir. Gerçekler farklı gösterilmekle, kişinin iradesi sakatlanmakta ve bunun sonucunda hilenin muhatabı rıza göstermeyeceği bir hususa rıza göstermektedir. Yargıtay’ın yalanı sahneye koyma unsuru olarak da nitelendirebileceğimiz, “hile unsuruna” tiyatral bazı somut eklemelerin yapılması gerekliliğinin altını çizdiği kararları mevcuttur. Bu bakımdan “hilenin” belirli bir ağırlığa ulaşmalı ve muhatabını aldatıcı etkisinin kuvvetli olması aranmaktadır. Ancak Yargıtay’ın ender de olsa bazı durumlarda somut olayın özelliklerine göre, soyut yalanı dolandırıcılık olarak nitelendirdiği kararları da bulunmaktadır.

Dolandırıcılık suçu, mağdurda var olan bir hatadan faydalanmak suretiyle kişinin kendisine veya bir üçüncü kişiye fayda sağlaması halinde de oluşacak mıdır? Evvela belirtmekte fayda vardır ki bir kişinin icrai bir davranışı olmaksızın sadece ihmali sayılabilecek susma veya hareketsiz kalma şeklindeki davranışlarının cezalandırılabilmesi için bunun kanunda özel olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Bu bakımdan garantör sıfatına haiz konumda bulunsa dahi eğer mağdurun hatası karşısında fail susmuş ve bu hatadan faydalanmış ise de dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır.

Objektif olarak aldatma kabiliyetine sahip olan fakat mağdurun aldanmadığı hilenin varlığında dolandırıcılık suçunda teşebbüs hükümleri uygulanacaktır. Buna karşılık yapılan hilenin objektif olarak aldatıcı olmamasına rağmen mağdurun aldanması durumunda Yargıtay kararları gereğince dolandırıcılık suçu oluşmamış olacaktır.

       2-) ALDATMA:

Dolandırıcılık suçunun oluşması için failin hileli davranışlarla muhatabını aldatmış olması gerekmektedir. Daha açık bir ifade ile failin yapmış olduğu hileli davranışlar sonucunda mağdurun hataya düşmüş olması gerekmektedir. Aldatılan kişi, fail tarafından ileri sürülen olguları gerçek sanmalı veya en azından gerçeğe uygun olma olanağından hareket etmelidir. Bu nedenle eğer aldatılan kişi bakımından ileri sürülen olguların gerçeğe uygun olup olmadığı önemsiz ise artık onun hatasından da söz edilemez. Örneğin geçmişte Yüksek Mahkemenin kararlarından birine konu olan, araç kiralama işi ile uğraşan katılanın işyerine gelen failin sahte sürücü belgesi sunmak suretiyle kiraladığı aracı vaktinde teslim etmediği olayda, kiralamada bulunulacak sürücüler yönünden özel koşulların aranmadığından dolayı dolandırıcılık suçunun değil hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna karar vermiştir.

   3-) FAİLİN KENDİSİ VEYA BİR BAŞKASI LEHİNE HAKSIZ YARAR SAĞLAMASI:

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için, hileli davranışlarla hataya düşürülen mağdurun zararına olarak, failin kendisi veya başkası lehine bir yarar elde etmesi gerekmektedir. Dolandırıcılık suçu anlamında zarar malvarlığına ilişkin olmalıdır. Eğer hileli davranışlar olmasaydı da mağdurun yine de tasarrufta bulunacağı söylenebiliyor ise hataya düşme ile malvarlığına ilişkin tasarruf arasında nedensellik bağlantısının bulunmadığı sonucuna varılmalıdır.

Dolandırıcılık suçunun konusunu oluşturan “malvarlığı teriminden” ne anlaşılması gerekmektedir?  Bugün kabul gören genel görüşe göre malvarlığı teriminden anlaşılması gereken husus, hukuk düzeninin koruması altında bulunan ekonomik değerlerin tümüdür. Duygusal ve manevi yönden uğranılan zararlar dolandırıcılık suçunu oluşturmaz zira malvarlığına ilişkin değildirler.

Dolandırıcılık suçunun oluşması için malvarlığına ilişkin olarak bir ‘zararın’ ortaya çıkması gerekmektedir. Bu durum, malvarlığının aktifinde bir azalma şeklinde ortaya çıkabileceği gibi pasifinde bir artma şeklinde de ortaya çıkabilir. Eğer mağdur, gerçekleşeceğinden emin olduğu bir kardan mahrum kalmışsa bu halde de malvarlığının zarara uğradığından söz edilebilir. Mülkiyet, bir eşya üzerindeki zilyetlik, talep gibi malvarlığına ilişkin haklar da malvarlığı kavramı içerisine girmektedir. Eğer mağdur, gayri meşru amaçlar güttüğü bir işten kaynaklı olarak malvarlığının zarara uğratılması halinde de dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Malvarlığına verilen zararın daha sonradan tazmin edilmesi her ne kadar suçun oluşmuş olması gerçeğini ortadan kaldırmıyor ise de fail, TCK 168. Madde hükmü çerçevesinde etkin pişmanlıktan faydalanabilecektir.

Mağdurun malvarlığına verilen zararın, aynı zamanda fail veya bir üçüncü kişiye yarar sağlamış olması gerekmeli ise de Yargıtay’ın bazı kararları ile ve öğretideki birtakım görüşler doğrultusunda faile yarar sağlanmaması halinde de dolandırıcılık suçunun tamamlandığının kabul edildiği görülmektedir.                Yarar elde edilmiş olunması halinde, başvurulan hileli davranış ile elde edilen yarar arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.

  • Nitelikli Dolandırıcılık Halleri:

Dolandırıcılık suçunun temel şeklinin yanında ayrıca niteli dolandırıcılık halleri de düzenlenmiş bulunmaktadır. Nitelikli dolandırıcılık halleri, temel cezayı arttırıcı etki göstermektedir.

Nitelikli dolandırıcılık – Madde 158:

(1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Dolandırıcılık suçunda tüm bu hallerin cezayı ağırlaştırıcı nitelikli hal olarak düzenlenmesinin temel sebebi, ya failin fiilini işlediği sırada ona vermiş olduğu kolaylıklardan kaynaklı olması yada mağdurun en savunmasız durumundan istifade edilmiş olmasıdır.

  • SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)  
  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Dolandırıcılık suçunun manevi unsurunu genel kast oluşturur. Dolandırıcılık suçunda kastın, hem hileli davranışa, hem bunun sonucunda mağdurun hataya düşürülmesine, hem de haksız yarar sağlamaya yönelik olması gerekir. Dolandırıcılık suçu, olası kast ile de işlenebilir. Böyle bir durumda ceza indirilir.

SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)

  • Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:  

Dolandırıcılık suçu başkasının zararına olarak haksız yarar elde edildiği anda tamamlanır.

Hileli davranış, objektif olarak aldatmaya yetecek güçte olmasına rağmen mağdurun aldanmaması sonucunda malvarlığı itibari ile zarara uğramamış olsa dahi fail Dolandırıcılık suçuna teşebbüsten cezalandırılacaktır. Gerçekleştirilen hileli davranışın malvarlığında meydana getirdiği tehlikenin ağırlığı ve boyutu, teşebbüs nedeniyle alt ve üst sınırlar arasında cezanın tayini bakımından göz önünde bulundurulacaktır.

Dolandırıcılık suçunda kullanılan hilenin, sahte bir belge kullanmak suretiyle inandırıcılığı sağlamlaştırılmış ise fail hem dolandırıcılık suçundan hem de belgede sahtecilik suçundan cezalandırılacaktır.

Dolandırıcılık suçu, aynı kişiye karşı farklı zamanlarda tek bir suç işleme kastı ile birden fazla olarak gerçekleştirilmiş ise TCK 44. Maddenin 1. Fıkrası gereği fail zincirleme suç kuralları gereği tek bir dolandırıcılık suçundan ceza alacak ancak cezası arttırılacaktır. Eğer fail tek bir fiili ile birden fazla kişiye karşı dolandırıcılık suçunu işlemiş ise TCK 44. Madde, 2. Fıkra gereği fail yine zincirleme suç kuralları gereği tek bir dolandırıcılık suçundan ceza alacak ancak cezası arttırılacaktır.

  • Dolandırıcılık Suçunda Etkin Pişmanlık Hali

Etkin pişmanlık – Madde 168:

(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.

(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

(5)  Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.

Dolandırıcılık suçuna dair 168. Maddede kademeli bir etkin pişmanlık hükmü düzenlemiştir.

Bu hükmün birinci fıkrasına göre; dolandırıcılık suçu tamamlandıktan sonra fail, azmettiren veya yardım eden kovuşturma başlamadan öncepişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderirse hükmedilecek cezanın üçte ikisine kadar indirileceği belirtilmiştir.

Aynı hükmün ikinci fıkrasında ise kovuşturma başladıktan sonra ama hüküm verilmeden önce fail tarafından duyulan pişmanlığın bir sonucu olarak mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi halinde hükmedilecek cezanın yarısına kadar indirileceği belirtilmiştir.

  • Dolandırıcılık Suçunda Şahsi Cezasızlık veya Cezada İndirim Gerektiren Şahsi Sebepler:

Şahsi cezasızlık sebepleri, suç işlendiği anda var olan ve failin cezalandırılmasına engel olan şahsa bağlı sebeplerdir. Failin davranışı ile suç tamamlanmış ancak failin şahsından kaynaklanan nedenlerden ötürü suç cezalandırılamaz. Şahsi cezasızlık halinin varlığı durumunda hakim, cezada indirim yapma ve ceza vermekten vazgeçme taktir yetkisine sahiptir. Şahsi cezasızlık hali kanunumuzda tek bir maddede düzenlenmiş olmayıp, kanunun farklı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerden biri de malvarlığına karşı suçlar bakımından uygulama alanı bulan Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesidir.

Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep – Madde 167:

(1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;

a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,

c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

TCK 167. Maddenin birinci fıkrasında cezasızlık nedeninden; TCK 167. Maddenin 2. fıkrasında ise ceza indiriminden faydalanacak kişilerden bahsedilmektedir. Ayrıca 167. Maddenin 2. fıkrasında gösterilen akrabalar bakımından suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayet şartına tabi tutulmuştur. Ancak belirtmek gerekir ki malvarlığına karşı suçlar bakımından düzenlenen şahsi cezasızlık halleri ile cezada indirim gerektiren şahsi sebepleri düzenleyen 167. Madde, yağma suçunun söz konusu olduğu hallerde uygulanmayacaktır. 

  • A-) TCK 167/1. Madde:
  1. HAKLARINDA AYRILIK KARARI VERİLMEMİŞ EŞLERDEN BİRİ:

    Dolandırıcılık suçunun işlendiği sırada Medeni Kanun hükümlerince fail ve mağdur arasında haklarında ayrılık kararı verilmemiş olması halinde faile dolandırıcılık suçundan ceza verilmez. Eşlerin fiilen ayrı yaşayıp yaşamamaları önem arz etmemektedir. Suçun işlenmesinin ardından evliliğin son bulmuş olması, failin bu şahsi cezasızlık halinden yararlanmasını engellemez. Suç işlendikten sonra fail ve mağdurun evlenmiş olması ihtimalinde ise fail, şahsi cezasızlık sebebinden yararlanamayacaktır. Bu şahsi cezasızlık hali sadece Medeni Hukuk çerçevesinde yapılmış bulunan resmi evlilikleri kapsamı altına almaktadır. 

  • ÜSTSOY veya ALTSOY veya BU DERECE KAYIN HISIMLARINDAN BİRİ veya EVLAT EDİNEN veya EVLATLIK:

    Dolandırıcılık suçunun, üst soy ve altsoy arasında veya evlat edinen ile evlatlık arasında işlenmesi halinde faile dolandırıcılık suçundan ceza verilmeyecektir. Evlilik sona ermiş olsa dahi Medeni Kanun gereği kayın hısımlığı sona ermeyeceğinden dolayı suçun işlendiği tarihte eşler arasındaki evlilik bitmiş olsa dahi failin, üstsoy veya altsoy kayın hısımları aleyhine işleyeceği dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaması gerekir. Yine aynı şekilde evlatlığın evlat edinene veya evlat edinenin evlatlığa karşı işlediği dolandırıcılık suçu da şahsi cezasızlık kapsamındadır. 

  • AYNI KONUTTA YAŞAYAN KARDEŞLER:

       Dolandırıcılık suçunun, aynı konutta yaşayan kardeşlerden biri aleyhine diğer kardeş tarafından işlenmesi halinde suç işleyen kardeş şahsi cezasızlık sebebinden faydalanacak olup cezalandırılmayacaktır.  Birlikte yaşama sürekli ve yaşanılan yerin ise konut olması gerekmektedir. Şahsi cezasızlık halinden faydalanabilmek için kardeşlerin aynı anne ve babanın çocukları olması gerekmemektedir. Aynı işyerinde çalışıyor olmak veya aynı apartmanın farklı dairelerinde yaşıyor olmak, bu şahsi cezasızlık sebebinden yararlanmaya sebep olmaz. 

  •  B-) TCK 167/2. Madde:
  1. AYRILIK KARARI VERİLMİŞ EŞLER:

Dolandırıcılık suçunun işlendiği sırada fail ve mağdur arasında daha önceden Medeni Kanun hükümlerince haklarında ayrılık kararı verilmiş ise, fail olan eşe dolandırıcılık suçundan verilecek ceza yarı oranında indirilecektir. Eşlerin fiilen birlikte yaşıyor olmaları önemli değildir. Boşanma davasının açılması ile çiftler arasında ayrı yaşama hakkı doğar. Bu süreçte işlenecek dolandırıcılık suçu veya diğer mala karşı işlenen suçlarda fail, Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesinin ikinci fıkrasındaki cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından yararlanacaktır. Boşanma davası kesinleştikten sonra işlenen suçlar bakımından fail, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından faydalanamayacaktır. 

  • FAİL İLE AYNI KONUTTA YAŞAMAYAN KARDEŞ:

Dolandırıcılık suçunun, aynı konutta yaşamayan kardeşlerden biri aleyhine diğer kardeş tarafından işlenmesi halinde suç işleyen kardeş aleyhine dolandırıcılık suçundan verilecek ceza yarı oranında indirilecektir. Aynı konutta beraber yaşamaları halinde ise daha önceden de belirttiğimiz gibi fail TCK 167. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince ceza almayacaktır. 

  • FAİL İLE AYNI KONUTTA YAŞAYAN AMCA, DAYI, HALA, TEYZE, YEĞEN veya İKİNCİ DERECEDEN KAYIN HISIMLARI:

Söz konusun cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından failin faydalanabilmesi için fail ve mağdurun aynı konutta yaşayan kişilerden olması gerekmekte ve fail ve mağdur arasında amca, dayı, hala, teyze, yeğen ve de ikinci dereceden kayın hısımlığı derecesinde akrabalık bağı olmalıdır. 

  • DOLANDIRICILIK SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 07. 5. 2019 tarih ve 2017/13-4 E., 2019/383 K. sayılı kararı
  • Dolandırıcılık Suçu
  • TCK 157. Madde ve TCK 158. Madde

“5237 Sayılı TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınması karşısında, mahkemece 5271 Sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek aynı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 07. 5. 2019 tarih ve 2017/13-4 E., 2019/383 K. sayılı kararı)

  • 12. CD, 10.07.2019, 8144-8317
  • Dolandırıcılık Suçu
  • TCK 157. Madde ve TCK 158. Madde

“Sanıkların sahibi olduğu özel hastanede hastane müdürü ve başhekim olarak görev yapan, hastanenin aynı zamanda ortağı olan X’in, anılan hastaneden ve ortaklıktan ayrılmasına rağmen hastaneye ait internet sitesinde yer alan reklam filmlerinde, hastanenin başhekimi ve ortopedi uzmanı olduğuna dair açıklamalarla beraber rızası olmaksızın görüntülerinin yayımlanmaya devam ettiği iddia ve kabulüne konu olayda; katılan tarafından kaldırılması istenilmesine ve bu konuda daha önce şikâyette bulunulmasına rağmen reklam filmlerini aynı şekilde yayımlamaya devam ederek, katılanın kişisel veri niteliğindeki görüntüsünü hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle başkalarının görgüsüne sunmaya devam eden sanıkların sübut bulan eylemlerinden dolayı TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin” (12. CD, 10.07.2019, 8144-8317)

  • 15. CD, 09.06.2014, E. 2012/17947, K. 2014/11367
  • Dolandırıcılık Suçu
  • TCK 157. Madde ve TCK 158. Madde

“…sanığın bilirkişi raporuna göre tamamen sahte olarak oluşturulmuş 30.8.2007 tarihli ve 6.300 TL bedelli çeki müştekiden satın aldığı akaryakıt karşılığında ciro etmek suretiyle vermesi, katılanın bankaya ibrazında çekin keşideciye ait ödenmiş önceki bir çekin bilgilerinden faydalanılarak sahte oluşturulduğunun anlaşılması iddiasıyla açılan davada, sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ve bun a göre cezalandırılmasına dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir…” (15. CD, 09.06.2014, E. 2012/17947, K. 2014/11367)

  •  15. CD, 17.10.2018, E. 2015/7146, K. 2018/6829
  • Dolandırıcılık Suçu
  • TCK 157. Madde ve TCK 158. Madde

“…somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, … ve A… Hayat Emeklilik A.Ş’de genel koordinatör olduğunu beyan ettiği katılanlara, bankanın maddi varlığı olarak kabul edilen Türkiye … başlıklı belgeleri sahte olarak düzenleyip vermek suretiyle paralarını değerlendireceğinden bahisle haksız menfaat temin etmesi şeklindeki eylemlerinin, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükümleri tesis edilmesi”; (15. CD, 17.10.2018, E. 2015/7146, K. 2018/6829)

  • 15. CD, 01.03.2021, E. 2020/12622, K. 2021/2178
  • Dolandırıcılık Suçu
  • TCK 157. Madde ve TCK 158. Madde

 “Sanığın katılanın kullandığı telefonu arayarak ” düzenli ödeme yaptığınız için size hediye göndereceğiz” şeklinde sözlerle katılanı aldatıp ondan temin ettiği kredi kartı bilgilerini, katılanın bilgi ve rızası dışında kullanarak mail order yöntemi ile katılanın kredi kartından toplamda 200 TL çekim yaptığı, bu şekilde sanığın başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın tevili ikrar yollu savunmaları, katılan beyanları, banka cevabi yazıları ve dosya kapsamına göre; katılana ait kart bilgilerini kullanarak haksız menfaat temin edildiği anlaşılmakla, tebliğnamedeki eylemin uzlaşma kapsamında kalan basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu yönündeki görüşe iştirak edilmeksizin, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 245/1 maddesinde düzenlenen “banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı” gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde aynı kanunun 157/1 maddesi gereğince hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir”, (15. CD, 01.03.2021, E. 2020/12622, K. 2021/2178)

  • İLETİŞİMİNİZ HALİNDE ANTORYUM HUKUK BÜROSU ve CEZA AVUKATI ÇALIŞANLARI OLARAK CEZA DOSYALARINIZDA; SORUŞTURMA AŞAMASINDAN MAHKEME SÜRECİNE KADAR HER AŞAMADA SİZİ TEMSİL ETMEYE VE HUKUKİ DESTEK ve DANIŞMANLIK HİZMETİ SUNMAYA HAZIRIZ. ANTORYUM HUKUK BÜROSU OLARAK AVUKAT-MÜVEKKİL ARASINDA KURULAN VEKALET İLİŞKİSİNİ ÖNEMSİYOR, VEKİLLE DUYULAN GÜVENİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK İSTİYORUZ.
  • DETAYLI BİLGİ İÇİN İLETİŞİM:☎️ 0534-419-19-91

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Danışın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara