- GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:
Cinsel saldırı suçu ve cezası ( tecavüz ), Türk Ceza Kanunumuzun ‘Kişilere Karşı Suçlar’ kenar başlıklı ikinci kısmın; ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ kenar başlıklı altıncı bölümünde ‘Çocukların Cinsel İstismarı, Reşit Olmayanla Cinsel İlişki, Cinsel Taciz’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Cinsel saldırı suçu icrai hareketler kapsamında işlenen bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunumuz kapsamında bir suç tipinin ihmali olarak işlenmesi halinde cezalandırılabilmesi için madde hükmünde açık ve seçik bir şekilde bu husus belirtilmelidir. Böyle bir husus cinsel saldırı suçu yapısında arz etmediği için bu suç ihmali hareketler ile işlenememektedir.
Cinsel saldırı suçu ve cezası, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır. Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Kanunda sayılan nitelikli hallerin bulunması halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılacak ve eğer mağdur bitkisel hayata girmiş veya ölmüş ise ağırlaştırılmış hapis cezasına hükmolunacaktır.
Günümüzde cinsel suçlarla korunan hukuksal yararın, kişinin cinsel yaşamını özgürce ve serbestçe belirleme hürriyeti olduğu açıktır. Zira suç kişilere karşı suçlar başlığı altında düzenlenmekle birlikte, vücut dokunulmazlığına karşı suçlar başlığı altında değil cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenmesi, kanun koyucunun bu suçu cinsel özgürlükler kapsamında ele aldığı açıktır.
SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)
- Fail ve Mağdur:
Cinsel saldırı suçunun faili erkek olabileceği gibi kadın da olabilir. Ancak ikinci fıkradaki nitelikli unsurun failinin eş olması halinde gerek soruşturma gerekse de kovuşturma mağdur eşin şikayetine tabi tutulmuştur. Cinsel saldırı suçunun temel biçimi açısından eşlerin suçun faili olup olmayacakları her ne kadar belirsiz de olsa Yargıtay kararları yakın zamanda eşlerin suçun temel biçimi bakımından fail olamayacakları şeklinde kararlar vermiştir.
Cinsel saldırı suçunun mağduru 18 yaşından büyük kadın veya erkek yani yaşayan herhangi bir insan olabilir. Fail ve mağdurun cinsiyetlerinin ayrı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Ancak mağdurun yaşı, cinsel saldırı suçunun oluşması bakımından önemlidir. Zira eğer gerçekten mağdur 18 yaşından küçükse, artık cinsel saldırı suçu değil, çocukların cinsel istismarı suçu oluşacaktır. Cinsel saldırı suçunun oluşması bakımından mağdurun yaşı önemli olduğuna göre, mağdurun nüfus kaydındaki yaşı ile dış görünümüne uygun yaşının birbirine uymaması durumunda, yaşın düzeltilmesi gerekir. Mağdurun yaşının tespiti bakımından mutlaka nüfus kaydının nüfus müdürlüğünden getirtilmesi gerekmektedir.
- Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:
Cinsel saldırı – Madde 102:
(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
Cinsel saldırı suçu; failin, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması veya daha hafif nitelikteki cinsel davranışlarla bir kimsenin rızasına aykırı olarak vücut dokunulmazlığını ihlal etmesi hali olarak tanımlanabilir.
Cinsel saldırı suçunda, bu suça vücut veren cinsel davranışlar mağdurun rızası dışında gerçekleşmelidir. Her ne kadar kanun maddesinde açıkça yazmasa da cebir, tehdit, hile, uyku hali, mağdurun bilincin kaybedilmesine sebep olmak veya bilincin kapalı olması halinden yararlanmak suretiyle rıza ekarte edilmelidir.
- Cebir ile Cinsel Saldırı Suçunun İşlenmesi:
Cinsel saldırı suçunun işlenmesi amacı ile cebire, mağdurun direncini kırmak için araç olarak başvurulmuş olmalıdır. Mağdurun başlangıçta var olan direncini kırmak için ve kısa bir süreliğine dahi kullanışmış olsa cebir unsurunun varlığını kabul için yeterlidir. Cebir, bizzat mağdur üzerinde değil, mağdurun yakınlık duyduğu bir kişi üzerinde dahi uygulanması, mağdur bakımından tehdit unsuru oluşturması bakımından, mağdur tarafından verilen rıza sakatlanacağından yine suç oluşmuş olacaktır. Ani ve hızlı cinsel davranışlar içeren hareketler ile mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi halinde, mağdur tarafından gösterilecek direnç bakımından yeterli zaman olamadığından dolayı failin fiilinde cebir unsurunun varlığını kabul etmek gerekir.
Uygulanacak cebrin şiddeti TCK madde 102/ Fıkra 4 göz önünde bulundurulduğunda kasten yaralama suçunun ağır neticelerine sebep olmayan şiddete olmalıdır. Kasten yaralamanın ağır neticelerine sebep olmayan cebir, suçun bir unsuru olarak kabul edilmeli ve fail ayrıca kasten yaralama suçundan cezalandırılmamalıdır. Ancak uygulanacak cebir, TCK madde 87’ de düzenlenen, kasten yaralamanın ağır neticelerine sebep olması halinde fail cinsel saldırı suçunun yanında kasten yaralamadan da cezalandırılacaktır.
- Tehdit ile Cinsel Saldırı Suçunun İşlenmesi:
Cinsel saldırı suçunun işlenmesi amacı ile tehdit, mağdur tarafından cinsel davranışa rıza gösterilmemesi durumunda mağdurun veya bir yakınının ileride bir zarara uğratılacağını tehlikesini içeren ifadedir. Kötülüğün sadece mağdurun şahsında gerçekleştirileceği tehdidinin yanında yakınlık duyduğu bir kişinin şahsı da tehdit edilmiş olması mümkündür. Yargıtay; tehdidin ağırlığı bakımından mağdurun uğratılacağı bildirilen zararın, cinsel ilişki sonucunda mağdurun uğrayacağı zarardan daha ağır olması gerektiğini aramaktadır.
Cinsel saldırı suçu, failin kanunda belirtilen cinsel davranışları gerçekleştirmesi ile oluşur. TCK madde 103/ Fıkra 1 kendi içerisinde basit cinsel saldırı suçu ve sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel saldırı suçu şeklinde ikili ayrıma gitmiştir. TCK madde 103/ Fıkra 2 ise cinsel saldırı suçunun organ veya sair bir cisim sokmak suretiyle gerçekleştirilmesi halini düzenlemiştir. İki farklı fıkrada düzenlenmiş cinsel davranış çeşitlerini incelemekte fayda vardır.
- TCK 103/ FIKRA 1:
TCK madde 102/ Fıkra 1 her ne kadar tek bir suç tipi olarak düzenlenmiş gibi görünse de esasında iki farklı suç tipi bulunmaktadır. Birinci cümle itibari ile suçun ‘basit cinsel davranışla işlenmiş cinsel saldırı suçu’ şekli düzenlenmişken, ikinci cümle itibari ile ise de ‘sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel saldırı suçu’ düzenlenmiş bulunmaktadır. O halde iki suç tipi bakımından birbirleri arasındaki farkları ortaya koymak gerekmektedir. Öncelikle cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için bedensel temas gerekmektedir. Aksi halde oluşacak suç cinsel saldırı suçu değil; cinsel taciz suçu olacaktır. Cinsel saldırı suçunun oluşması için mağdurun vücuduna uygulanacak temasın niteliği, failin hangi cinsel davranışı yaptığının tespitine ve buna bağlı olarak da cezasının belirlemesinde önemli rol oynayacaktır.
Esasen denebilir ki, sarkıntılık düzeyinde kalmayan ve de vücuda organ veya sair bir cisim sokulması tarzında da oluşmayan her davranış TCK 103/ Fıkra 1/ ilk cümlede düzenlenmiş bulunan ‘basit cinsel saldırı suçunu’ oluşturacaktır. Bu bakımdan evvela sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel saldırı suçuna hangi tür cinsel davranışların sebebiyet verdiğinin tespiti önemlidir.
Failin, mağdurun vücudunu ihlal ettiği cinsel davranışlar sürekli bir ısrarın değil de ani ve kesiklik gösterir türden hareketlerin ürünü isesarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel saldırı suçu oluşmuştur. Bu tarz cinsel davranışların dışında kalan türden devamlı ve ani olamayan türden cinsel davranışlar ise basit cinsel davranışla işlenmiş cinsel saldırı suçunu oluşturacaktır.Her somut olay bakımından; saldırının yoğunluğu, süresi, ani ve kesiklik gösterir hareket ile gerçekleşip gerçekleşmediği gibi unsurlar göz önüne alınacak ve failin cezası bu belirlemeye göre tespit edilecektir.
- TCK 103/ FIKRA 2:
Cinsel saldırı suçunun ikinci fıkrasında ise organ veya cisim sokulmak suretiyle cinsel istismar suçu düzenlenmiştir. Her ne kadar basit cinsel saldırı suçunun nitelikli hali gibi düzenlenmiş ise de, basit cinsel davranışla işlenmiş cinsel saldırı suçundan bağımsız bir suçtur. Maddenin gerekçesine göre suçun bu nitelikli hali için vücuda vajinal, anal veya oral yoldan organ veya sair bir cismin ithal edilmesi gerekir. Bu itibarla vücuda penis ithal edilebileceği gibi, vajinal veya anal yoldan cop gibi sair bir cisim de ithal edilebilir. Gerekçeye göre bu fıkrada düzenlenen nitelikli halin gerçekleşebilmesi için, cinsel saldırı suçunun temel şeklinin aksine, gerçekleştirilen davranışın cinsel arzuların tatminine yönelik olması şart değildir. Organ veya cisim, vücudun herhangi bir boşluğundan sokulması yeterlidir. Organ teriminden yalnızca erkek üreme organı anlaşılmamalıdır. Parmak da bu suçun kanuni unsurunun oluşması için yeterlidir.
Cinsel saldırı suçu; beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından, silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte, insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır.
Cinsel saldırı suçu sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi hâlinde faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir.
SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)
- Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:
Cinsel saldırı suçu kasten işlenebilen bir suç olup, olası kastla da işlenebilir. Faildeki kastın, suç tipinin objektif nitelikteki tüm unsurlarına yönelik olması aranır. TCK madde 102/3’te nitelikli haller düzenlenmiştir. Failin kastı her halde bu nitelikli halleri de kapsam içine alması halinde sorumluluğu ağırlaşacaktır. Eğer mağdur, cinsel saldırı sonucu bitkisel hayata girmiş veya ölmüş ise fail bu neticeleri kasten istemiş olmasa dahi ağırlaştırılmış hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Zira TCK madde 103/ Fıkra 5 netice sebebi ile ağırlaşmış bir nitelikli haldir ve bu haller için TCK 23 gereği taksir manevi unsuru dahi yeterlidir.
SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)
- Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:
Cinsel saldırının temel şekli bakımından (TCK madde 102/1/cümle 1), nitelikli halini oluşturan (TCK madde 102/2) suç bakımından ve de cinsel saldırının sarkıntılık düzeyde kalması halinin düzenlendiği (TCK madde 102/1/cümle 2) suçlara teşebbüs bizce mümkündür. Asıl sorun, bedensel temasın engel sebeplerle gerçekleştirilemediği hallerde faili cümle bire göre mi yoksa cümle ikiye göre mi sorumlu tutulacağıdır. Eğer failin kastının süreklilik arz eden bir davranışa yöneldiği tespit edilebiliyorsa birinci fıkranın birinci cümlesine teşebbüsten sorumlu tutarken, bu tür bir tespitin yapılamaması halinde şüpheden sanık yararlanır ilkesinin de etkisiyle faili cümle ikiye teşebbüsten sorumlu tutmak gerekecektir.
Cebir ve tehdit, rızanın geçersiz olması bakımından ana unsur olduğundan dolayı faili ‘bileşik suç’ kuralları uyarınca ayrıca tehdit ve cebirden de sorumlu tutmamak gerekecektir. Ancak eğer uygulanan cebir kasten yaralamanın netice sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet vermesi halinde bu nitelikli hallerden fail ayrıca sorumlu tutulacaktır.
Suçun temel şekli ve sarkıntılık düzeyinde kalmış hali şikayete bağlı iken, ikinci maddesindeki eş düzenlemesi hariç tutulursa cinsel saldırı suçu resen soruşturulup kovuşturulmaya tabi kılınmıştır.
CİNSEL SALDIRI SUÇU VAKA ÖRNEKLERİ
Vaka 1:
“…Mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, ablası olan tanık Güler’in mağdurenin anlatımına atfen beyanının mağdurenin anlatımları ile tamamen çelişkili bulunması, inkara yönelik savunma ve tüm dosya içeriği karşısında; mağdurenin sanıkla tanıştığı gün ve sonrasında birlikte çeşitli yerlere giderek cinsel ilişkide bulunması eylemlerinin zora dayalı olduğuna dair kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilerek, eylemlerin rızaen olduğunun kabulü ile mağdurenin olay tarihinde 18 yaşı içinde olduğu cihetle sanığın kaçırıp alıkoyma eyleminin suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nunda suç oluşturmadığı, rızaen cinsel ilişki eyleminin de 5237 sayılı TCK.nun 104/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması..”(YARGITAY 14. Ceza Dairesi, Esas No: 2011/160, Karar No : 2011/4647)
Vaka 2:
“…Cinsel saldırı eyleminin işlendiği sırada ve eylemle sınırlı süreyle mağdurun iradesiyle hareket edebilme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı, kişinin vücudunun suçun konusu olması nedeniyle mağdurun hareket edebilme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği nazara alındığında, dosya kapsamına uygun kabule göre mağdurenin cebir, tehdit veya hile olmaksızın sanık ile birlikte gittiği yerde cinsel saldırı eyleminin gerçekleşip, bunun dışında sanığın ayrıca hürriyeti kısıtlayan başka bir hareketin bulunmaması nedeniyle bu suçun kanuni unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…” (Yargıtay 9.Ceza Dairesi 2021/24901 E. , 2022/1624 K.)
Vaka 3:
‘Cinsel istismar suçları ahlaki açıdan da taşıdığı özellik nedeniyle gizliliğe daha ağırlık verilerek işlenmekte bu haliyle kanıt elde etme sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu özelliği nedeniyle genel olarak olayın kolluğa intikal zamanı, biçimi, mağdur beyanından başka doğrudan delil yok ise beyanların somut ve uyumlu olması, CMK. 236. maddesinin gözönüne alınması, bu beyanların yan delillerle desteklenmesi gibi hususlara dikkat edilmektedir. Bu ilkeler, suça öngörülen yaptırım miktarının yüksekliği göz önüne alınarak titizlikle uygulanmayı gerektirmektedir”. (14. Ceza Dairesi’nin 14.10.2014 tarihli, 2014/4874 E. ve 2014/10967 K. sayılı karar)
Vaka 4:
Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin aşamalarda değişen çelişkili ve ayrıntı içermeyen yan delille desteklenmeyen beyanları, sanığın suçu inkara yönelik istikrarlı savunmaları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanık savunmasının aksine atılı suçu işlediği hususunda cezalandırılmasına …her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği(…)” hususu bozma sebebi sayılmış, mağdurun kendi içerisinde çelişen beyanlarının ayrıntı içermekten uzak olduğu, olayın gerçekleştiği yer, zaman ve mekanın ayrıntılarıyla açıklanmadığı durumda, mağdurun beyanlarının güvenilir delil olma vasfını yitireceği belirtilmiştir. (14. Ceza Dairesi’nin 02.04.2019 tarihli, 2018/7784 E. ve 2019/8658 K. sayılı karar)
Vaka 5:
Mağdure S.’in “artık şu işi bitirelim” diyerek bana dokunmaya kalktı, ancak dokunamadı, ittirmeme rağmen boğazımdan öpmeye kalktı,… Beni dövmeye kalktı, daha sonra bana dokunmaksızın “tamam daha sonra yapacağım, şimdi yapmayacağım, eğer buraya kan akmazsa annen senin adını çıkarır, ne olursa olsun biz seninle evleneceğiz, evlendikten sonra yapacağım bunu dedi” şeklindeki beyanı ve dosya kapsamına göre TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü uyarınca mevcut haliyle sanığın eyleminin anılan Kanunun 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar: 2015/7956 ).
Vaka 6:
Sanığın, eşinin 3 yıl önce ölmesi nedeniyle kayınpederi ve kayınvalidesi ile birlikte kalan köylüsü mağdureyi olaydan önce telefondan arayarak kendisiyle birlikte olmak istediğini söylediği, olay günü mağdurenin ahırda hayvanlara yem verdiği sırada sanığın buraya girip elinde bulunan tabancayı göstererek mağdureye “benimle olacaksın” diyerek saldırıp boğazına sarıldığı, tokatlayıp yere yatırdığı, mağdurenin göğüslerine ve kalçalarını ellediği, mağdurenin yerdeyken bağırıp direndiği ve bu sırada sanığın parmağını da ısırdığı, bunun üzerine sanığın olay yerinden kaçma eyleminin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs (tecavüz suçuna teşebbüs) aşamasında kaldığı anlaşılmakla atılı bu suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek eylemin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi -Karar: 2014/7382).
Vaka 7:
Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı (tecavüz) suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Mağdurenin suç tarihinde sanığın kullandığı araca binmesine ilişkin yargılama aşamasındaki çelişkili beyanları, savunma ile mağdurenin sanığın aracına doğru gittiğine ilişkin kamera görüntüleri dikkate alındığında, olay günü mağdurenin anne ve babasının Ankara’ya gitmek üzere evden ayrılmasından sonra evde kardeşi ve komşusu olan tanık F… ile birlikte kalan mağdurenin sanığın kullandığı cep telefonu hattını çaldırmasının ardından sanığın da kendisini araması üzerine telefonda görüşmeye başladığı, sanığın yüz yüze görüşmek isteyip kullandığı araçla evin önüne gelmesi nedeniyle mağdurenin evde bulunanlardan habersiz sanığın yanına gidip konuşmak amacıyla araca rızasıyla bindiği, birlikte Yalvaç ilçe merkezine doğru gittikleri, sonrasında sanığın aracı durdurup mağdure ile arka koltuğa geçerek bir süre konuştuktan sonra nitelikli cinsel saldırı eylemini gerçekleştirdiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, olayın gelişim süreci, mağdurenin savcılık evresinde alınan beyanında araca bindikten sonra sanığın aracı kilitlediğini ve açmak istemesine rağmen kilitli olması nedeniyle kapıyı açamadığını belirtmesine rağmen olay yeri raporunda aracın kilitlendikten sonra sağ ön yolcu koltuğunun bulunduğu yerden açılabileceğinin tespit edilmesi yine mağdurenin aşamalarda sanığın kendisini aracın içine sokarken ve soktuktan sonra bağırmadığını beyan etmesi ve sanığın aracı durduktan sonra araçtan hiç çıkmadan mağduru arka koltuğa ittirerek geçirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olması hususları göz önüne alındığında atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı nazara alınarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar: 2015/10073).
Vaka 7:
Oluş ve kabule göre, suç tarihinde, sanığın akrabalık ilişkisi bulunan mağdure ile evinde oturduğu sırada evden ayrılmak için ayağa kalkmasının ardından kendisini yolcu etmek için ayağa kalkan mağdurenin omuzlarından bastırıp koltuğa oturmasını sağladıktan sonra üzerine eğilerek öpmeye çalışması eyleminin, basit cinsel saldırı suçunun tamamlanmış halini oluşturduğu kabul edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık Ayhan’ın, misafir olarak bulunduğu evden ayrılacağı sırada, kendisini yolcu etmek amacıyla ayağa kalkan mağdurenin omuzlarından bastırarak koltuğa oturtmak suretiyle mağdurenin vücut dokunulmazlığını ihlal etmiş ise de, dosya kapsamına göre bu eylemin cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olmadığı anlaşıldığından basit cinsel saldırı suçunu oluşturmadığı, ancak sanığın bundan sonra mağdurenin üzerine eğilerek öpmeye çalıştığı sırada henüz vücut dokunulmazlığını ihlal etmeden mağdurenin bağırarak karşı koyması nedeniyle tamamlayamadığı eylemini ise cinsel arzuları tatmin amacına yönelik gerçekleştirdiğinden, basit cinsel saldırı suçuna teşebbüsten mahkûmiyetine karar verilmesi yerine yazılı şekilde anılan suçun tamamlanmış halinden hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar: 2015/11015).
Vaka 8:
Nüfus kaydında 1.8.1987 doğumlu olup, nüfusa 11.1.1989 tarihinde tescil olunan mağdurenin yaşına yapılan itiraz sebebiyle İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulunca verilen 16.11.2009 tarihi rapora göre mağdurenin suç tarihi itibarıyla yaşının tespitinin tıbben mümkün olmadığının bildirilmesi karşısında, mağdurenin gerçek yaşının belirlenmesi noktasında babası sanık A.’den sorulup ve bu hususta bilgisi bulunan tanıklarda araştırılıp dinlendikten sonra, mağdurenin gerçek yaşı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar:2014/2208).
Vaka 9:
Mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın, olay günü mağdurenin omzuna elini koyarak, göğüsleri ile bacaklarına dokunması şeklindeki eylemleri değerlendirildiğinde nitelikli cinsel saldırı suçunun icrai hareketleri başlamadığı gibi bu hususta sanığın sözlü beyanla niyetini ortaya koymasının da atılı suçun icrai hareketlerinin başladığını göstermeyeceği ve o ana kadar gerçekleşen eylemin ise 5237 sayılı TCK’nın 102/1, 3-d. maddelerinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten hüküm kurulması kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden,… (14. Ceza Dairesi tarafından 2016/7646 E. ve 2020/4928 K. say)
Vaka 10:
Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Katılanın aşamalardaki ifadeleri, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, olay günü suça sürüklenen çocuğun, evine girip yatak odasına götürerek yatağa attığı katılanın karşı koyması üzerine onun aşılabilir mukavemeti dışında başkaca harici engel neden olmaksızın eylemine son vererek evden ayrılması şeklinde gerçekleşen olayda suça sürüklenen çocuğun organ sokmak suretiyle cinsel istismarda bulunmaya yönelik icrai hareketinin bulunmaması karşısında mevcut haliyle eylemin basit cinsel saldırı suçunu oluşturup, katılanın da şikayetinden vazgeçtiği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafisi ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden.. (14. Ceza Dairesi’nin 2016/6824 E. ve 2019/11694 K. sayılı karar)