Antoryum Hukuk

CEZA DAVASININ REDDİ KARARI – AV. RIDVAN ÖNAY – ☎️ 0534-419-19-91

Ceza davasının reddi kararı, mahkemenin bir ceza davasını esasa girmeden, yani delilleri inceleyip suçun işlendiğine dair bir kanaat oluşturmadan, yargılama yapamayacağı bir durum nedeniyle davanın usulden sona erdirilmesine karar vermesidir.

Bu karar, genellikle usule ilişkin eksiklikler veya mahkemenin görev ve yetki alanına girmeyen durumlar nedeniyle verilir.

Ceza yargılaması sürecinde en merak edilen kararlardan biri hiç şüphesiz “ceza davasının reddi”dir. Suçlanan kişi açısından ilk bakışta olumlu gibi görünse de, her reddin beraat anlamına gelmediği sıkça gözden kaçan bir gerçektir. Özellikle hakkında iddia bulunan bireyler için, “Dava reddedildi, peki şimdi ne olacak?” sorusu kafa karışıklığı yaratabilir.

Ceza davasının reddi kararı, çoğu zaman usul eksiklikleri, şikayet şartlarının oluşmaması veya sanığın vefat etmesi gibi nedenlerle verilir. Bu nedenle kararın gerekçesi, hukuki sonucu doğrudan etkiler. Mağdur ya da sanık tarafı için bu karar, sürecin sonu değil; bazen yeni bir sürecin başlangıcı olabilir.

Bu yazıda, “ceza davasının reddi” nedir, hangi şartlarda verilir, ne anlama gelir, beraatle farkı nedir, bu karar verildikten sonra süreç nasıl işler gibi birçok önemli soruya açıklık getireceğiz. Ayrıca, Yargıtay kararları ışığında bu konudaki güncel uygulamalara da değineceğiz.

⚖️ 1. CEZA DAVASININ REDDİ KARARI NE DEMEKTİR?

Ceza mahkemesi, kendisine getirilen bir davanın görülmesinin mümkün olmadığını veya hatalı şekilde açıldığını tespit ettiğinde davanın reddine karar verir.

🔹 Reddetmek = “Bu dava burada görülmez” demektir.

Ceza davasının reddi kararı, bir ceza yargılamasında mahkemenin esasa girip hüküm kurmadan önce verdiği, davanın görülmesini engelleyen hukuki eksiklikler nedeniyle davayı sona erdiren özel bir karardır. Bu karar, davanın “kabul edilmediği” anlamına gelir ve mahkeme tarafından davanın esasına dair herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın verilir. Ceza davasının reddi; beraat, düşme veya mahkûmiyet gibi esasa ilişkin kararlar arasında yer almaz. Bu yönüyle hem hukuki sonuçları hem de gelecekteki olası yargılamalar açısından dikkatle değerlendirilmesi gereken bir süreçtir.

Ceza yargılamasında davanın reddi genellikle CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) m. 223/8 hükmü kapsamında verilir. Bu hükme göre, mahkeme bir ceza davası açılmış olsa bile, davanın hukuken geçerli bir şekilde sürdürülemeyeceğine karar verirse “davanın reddine” hükmedebilir. Örneğin; dava zamanaşımına uğramışsa, şikayet süresi geçmişse ya da failin ölümü söz konusu olmuşsa dava reddedilir. Bunun yanı sıra, aynı konuda daha önce kesinleşmiş bir mahkeme kararı varsa da ceza davası açılması mümkün değildir; açılmışsa da reddedilir.

Ceza davasının reddi kararı, toplumda sıkça “beraat etti” şeklinde algılansa da bu doğru değildir. Beraat kararı, sanığın isnat edilen suçu işlemediğine veya suçun unsurlarının oluşmadığına kanaat getirildiğinde verilir. Oysa red kararı, esas inceleme yapılmadan teknik nedenlerle dosyanın kapatılmasıdır. Dolayısıyla “davanın reddi” kararı, ileride aynı konuda dava açılmasını tamamen engellemez. Eğer red kararına neden olan durum ortadan kalkarsa (örneğin yeniden şikayet yapılırsa veya yeni bir delil elde edilirse), aynı eylem hakkında yeniden ceza davası açılması gündeme gelebilir.

Özetle, ceza davasının reddi kararı bir mahkemenin “bu davayı değerlendirmem mümkün değil” şeklindeki yargılamaya dair ön inceleme sonucudur. Sanık için geçici bir rahatlama sağlasa da nihai çözüm anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle böyle bir karar alındığında, hukuki danışmanlık alınması ve sürecin profesyonelce yönetilmesi son derece önemlidir.

📚 2. HUKUKİ DAYANAK

Ceza davasının reddi kararının hukuki dayanağı, esas olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, mahkemenin ceza yargılaması sonunda hangi tür kararları verebileceğini belirlemektedir. CMK m. 223/8 hükmü açıkça belirtir: “Yargılamanın devamına imkân bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilir.” Bu hüküm, ceza muhakemesi sistemimizde red kararının temelini oluşturur. Mahkeme, sanık hakkında esasa ilişkin bir karar vermeksizin yalnızca yargılamanın hukuken mümkün olmadığını tespit ederek davayı sonlandırır.

Bu karar, Anayasa’nın “kanuni hakim güvencesi” ve “hak arama özgürlüğü” ilkeleri ile de yakından ilişkilidir. Mahkemelerin davaları bağımsızlık içinde ve hukuka uygun olarak yürütme yükümlülüğü, yalnızca sanığın suçlu olup olmadığını değerlendirmeyi değil, aynı zamanda yargılamanın başından itibaren şekli şartların uygunluğunu da denetlemeyi gerektirir. Ceza yargılamasında davanın reddi, yargılamanın temeli olan bu usul kurallarının eksikliği ya da engelleyici durumlar nedeniyle başvurulan yasal bir çözüm yoludur.

Örneğin, daha önce aynı konuda verilmiş kesin hüküm (res judicata) varsa, yani aynı fiilden dolayı sanık hakkında kesinleşmiş bir beraat ya da mahkûmiyet kararı bulunuyorsa; bu durumda yeni bir dava açılamaz ve açılmışsa mahkeme bu davayı reddeder. Benzer şekilde, dava zamanaşımı süresi geçmişse ya da şikâyete tabi suçlarda süresi içinde şikâyet yapılmamışsa da dava reddedilir. Tüm bu durumlarda mahkeme, davanın esasına girip suçun oluşup oluşmadığını değerlendirmeksizin, yalnızca şekli nedenlere dayanarak red kararı verir.

Uygulamada mahkemeler, CMK m. 170 (idam olunan iddianame düzenlenmesi), m. 172 (kovuşturmaya yer olmadığı kararı) ve m. 174 (iddianamenin iadesi) gibi maddelerle birlikte 223. maddeyi de değerlendirerek red kararı vermektedir. Bu nedenle, ceza davasının reddi sadece bir sonuç değil, aynı zamanda hukuki süreçlerin ve usule ilişkin değerlendirmelerin toplamıdır.

Antoryum Hukuk Bürosu olarak, ceza davalarının reddi gibi teknik hukuki süreçlerde müvekkillerimizi en doğru ve etkili şekilde temsil etmeye devam ediyoruz.

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 223/9:

“Mahkeme, görevli olmadığı veya davanın koşullarının oluşmadığı hâllerde davanın reddine karar verir.”

🛑 3. DAVANIN REDDİNE NEDEN OLABİLECEK HALLER

3.1. Aynı Suçtan Daha Önce Verilmiş Kesin Hüküm Varsa

Ceza yargılamasında sanık hakkında aynı fiilden dolayı daha önce verilmiş ve kesinleşmiş bir hüküm varsa, bu durum yeni bir ceza davası açılmasını engeller. “Ne bis in idem” ilkesine göre, kimse aynı suçtan iki kez yargılanamaz ve cezalandırılamaz. Mahkeme, daha önceki kararı tespit ettiğinde yeni davayı reddeder. Bu durum özellikle aynı fiil nedeniyle açılmış iki ayrı dosya tespit edildiğinde sıkça gündeme gelir. Savunma hakkının korunması ve adil yargılama ilkesi gereği bu husus büyük önem taşır.

3.2. Zamanaşımı Süresinin Geçmiş Olması

Ceza yargılamasında zamanaşımı, belirli bir sürenin geçmesiyle birlikte devletin cezalandırma yetkisinin sona ermesini ifade eder. Eğer suçun işlendiği tarihten itibaren kanunda belirtilen süre dolmuşsa ve bu sürede dava açılmamışsa, dava açılsa bile mahkeme davanın reddine karar verir. Bu durum “davanın düşmesi” değil, doğrudan “reddi” anlamına gelir. Zamanaşımı süreleri suça göre değişmekle birlikte, kamu davasının açılmasını imkânsız kılan teknik bir nedendir. CMK m. 223’e göre bu durumda esasa girilmeden dosya kapanır.

3.3. Şikâyet Süresinin Kaçırılması

Şikâyete tabi suçlarda, mağdurun şikâyet hakkını süresinde kullanmaması ceza davasının önünü kapatır. Türk Ceza Kanunu’na göre şikâyet süresi genellikle suçun ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu sürede şikâyet yapılmamışsa, savcılık iddianame düzenlese dahi mahkeme, usule uygun şikâyet olmadığı için davanın reddine karar verir. Mahkemeler bu noktada sürelerin doğru hesaplanmasını titizlikle inceler. Şikâyet hakkının süresinde kullanılmaması, kamu davasının esasına girilmeden kapanmasına yol açar.

3.4. Sanığın Ölmesi veya Ehliyetsizliği

Ceza yargılamasında sanığın ölmesi durumunda, cezai sorumluluğu son bulduğu için davanın devam etmesi mümkün değildir. Bu durumda mahkeme, “davanın düşmesi” değil, esasa girilmeden “reddi” kararı verir. Aynı şekilde, bazı ağır sağlık sorunları ya da akıl hastalığı nedeniyle sanığın cezai ehliyetinin bulunmaması durumunda da dava yürütülemez hale gelebilir. Bu gibi durumlarda savcılığın değerlendirmesi doğrultusunda mahkeme, davanın yargılamaya uygun olmadığını tespit ederek reddeder.

🔹 a) Görevli Mahkeme Değilse

  • Suç ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerekirken yanlışlıkla asliye cezada açılmışsa → Reddeder.

🔹 b) Yetkisiz Mahkeme ise

  • Suçun işlendiği yerin mahkemesi dışında başka yerde dava açılmışsa ve yetki yoksa → Red kararı verilir.

🔹 c) Davanın Şartları Oluşmamışsa

  • Örneğin şikâyete bağlı bir suçta şikâyet süresi geçmiş veya şikâyetçi yoksa → Davanın koşulu yoktur → Red kararı verilir.

🔹 d) Daha Önce Aynı Davada Karar Verilmişse (Ne Bis In Idem)

  • Sanık aynı fiilden daha önce yargılanmış ve hüküm verilmişse → Yeni dava reddedilir.

🔹 e) Dava Açma Yetkisi Olan Makam Tarafından Açılmamışsa

Dava savcı yerine yetkisiz biri tarafından açılmışsa (örneğin usulsüz vekil) → Red kararı verilir.


🧾 4. RED KARARI İLE DÜŞME KARARI FARKI

Ceza muhakemesi sürecinde mahkemeler davanın seyrine göre çeşitli kararlar verir. Bu kararlar arasında en çok karıştırılan iki tanesi ise “davanın reddi” ve “davanın düşmesi” kararlarıdır. Her ikisi de ceza davasının sona ermesini sağlasa da, aralarındaki hukuki farklar hem sonuç hem de gerekçe açısından oldukça belirgindir.

Davanın reddi kararı, mahkemenin esasa girme gereği duymadan dosyayı kapatması anlamına gelir. Yani mahkeme, ortada yargılama yapmayı gerektiren bir koşul bulunmadığını tespit eder. Bu koşullar arasında, zamanaşımı süresinin dolmuş olması, şikâyet süresinin kaçırılması, sanığın ölmesi, fiilin suç teşkil etmemesi gibi durumlar yer alabilir. Reddin temel gerekçesi, davanın yargılamaya elverişli bir hukuki zemin taşımamasıdır. Bu karar, genellikle ilk inceleme aşamasında veya duruşma yapılmaksızın verilir. Red kararı verildiğinde, esasa ilişkin bir değerlendirme yapılmamış olur.

Öte yandan düşme kararı, mahkemenin yargılamaya başladıktan sonra bir sebepten ötürü davayı sona erdirmesidir. Burada genellikle kamu davasının devam ettirilmesinin olanaksız hale geldiği durumlar söz konusudur. Örneğin, dava görülürken sanığın ölmesi, genel veya özel af çıkarılması ya da zamanaşımı süresinin yargılama sürecinde dolması gibi hallerde düşme kararı verilir. Düşme kararı, esasa girilse de yargılamanın tamamlanmasına gerek kalmadan sürecin sona erdirilmesi anlamına gelir.

En temel fark, red kararının baştan itibaren yargılama şartlarının oluşmadığına işaret etmesi; düşme kararının ise bir noktadan sonra yargılamanın artık devam edemeyeceğini göstermesidir. Ayrıca, red kararında davanın yeniden açılması bazı şartlarda mümkün olabilirken, düşme kararı kesin olarak davayı sona erdirir. Bu farklar, tarafların itiraz ve temyiz hakları bakımından da belirleyicidir.

🔍 Özetle, red kararı bir “başlayamama” halidir; düşme kararı ise “başlayıp yarım kalma” durumudur.

KriterRed KararıDüşme Kararı
SebepUsuli hata / mahkeme yetkisizZamanaşımı, ölüm, şikâyetten vazgeçme
Esasa Girilir mi?❌ Hayır❌ Hayır
Dava Tekrar Açılabilir mi?✅ Evet (doğru mahkemede)❌ Genellikle hayır
SonuçDavanın o mahkemede görülmeyeceği tespit edilirDava kesin olarak sona erer

📝 Örnek:

  • Bir kişi hakkında “kasten öldürme” suçundan Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştır. Ancak bu suç Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanındadır.

➡️ Asliye Ceza Mahkemesi, davayı esastan inceleyemez.
➡️ “Görev yönünden davanın reddine” karar verir.

ÖZET:

KonuAçıklama
Red KararıCeza davasının usuli eksiklik veya yetki/görev hatası nedeniyle esasa girilmeden sona erdirilmesi
Kim Verir?Ceza mahkemesi
Ne Zaman Verilir?Yargılamanın başında veya usuli hata tespit edildiğinde
Dava tekrar açılabilir mi?Evet, usul uygun şekilde yeniden açılabilir
  • CEZA DAVASININ REDDİ HALİNDE BAŞVURULACAK KANUN YOLLARI NELERDİR?

Ceza davasının reddi kararına karşı başvurulabilecek kanun yolları istinaf ve temyiz kanun yolarıdır. Ceza davasının reddi kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmanın imkanı bulunmamaktadır. Zira ceza davasının reddi kararı ara karar niteliği taşımayan nihai bir karardır. İstinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru süresi ise kararın gerekçeli halinin tebliğinden itibaren 2 haftadır.

  • İLETİŞİMİNİZ HALİNDE ANTORYUM HUKUK BÜROSU ve CEZA AVUKATI ÇALIŞANLARI OLARAK CEZA DOSYALARINIZDA; SORUŞTURMA AŞAMASINDAN MAHKEME SÜRECİNE KADAR HER AŞAMADA SİZİ TEMSİL ETMEYE VE HUKUKİ DESTEK ve DANIŞMANLIK HİZMETİ SUNMAYA HAZIRIZ. ANTORYUM HUKUK BÜROSU OLARAK AVUKAT-MÜVEKKİL ARASINDA KURULAN VEKALET İLİŞKİSİNİ ÖNEMSİYOR, VEKİLLE DUYULAN GÜVENİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK İSTİYORUZ.
  • DETAYLI BİLGİ İÇİN İLETİŞİM:☎️ 0534-419-19-91
Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Danışın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara