Antoryum Hukuk

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası (TCK Madde 209)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun topluma karşı suçlar kenar başlıklı üçüncü kısmın; ‘Kamu Güvenine Karşı Suçlar’ kenar başlıklı dördüncü bölümünde ‘Parada Sahtecilik, Kıymetli Damgada Sahtecilik, Mühürde Sahtecilik, Resmi Belgede Sahtecilik, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan, Özel Belgede Sahtecilik’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Suç yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun temel cezası şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ile korunmak istenen hukuksal yarar, boş kağıdın faile ‘belirli bir tarzda doldurulmak üzere’ verildiği ve failin de kendisine duyulan güveni suistimal ederek, boş kağıdı ‘belge’ haline getirmesi ile sözleşmelere olan güvenin korunduğu söylenebilir. Belgelerin ayrıca birer ispat aracı olduğu da göz önünde bulundurulursa korunan hukuksal yararın kamu yarının sarsılmasının önlenmesi olduğu da söylenebilir.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)  

  • Fail ve Mağdur:  

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun faili olabilecek kişiler bakımından herhangi bir özellik aranmış değildir ve herkes bu suçun faili olabilir.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Açığa imzanın kötüye kullanılması – Madde 209:

 (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; yazılı olmayan veya yazılı olmakla birlikte içeriği itibari ile başlı başına hüküm ifade etmeyen, imzalı ve faile teslim edildiği andaki durumu itibari ile ‘belge’ niteliğinde olmayan kağıdı, failin kendisine verilme nedeninden farklı şekilde doldurulması sonucunda oluşur.

Eğer faile teslim edildiği anda tam bir ‘belge’ oluşturan kağıda sonradan ekleme yapılması durumunda açığa imzanın kötüye kullanılması suçu değiş; belgenin niteliğine göre özel belgede sahtecilik veya resmi belgede sahtecilik suçu oluşacaktır.

Belge niteliğine haiz olmayan imzalı kağıt, faile, imza sahibinin rızası ile teslim edilmiş olmalıdır. Eğer fail, bu kağıdı hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş ise, artık açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan değil; TCK madde 209/Fıkra 2’nin yaptığı gönderme sonucunda belgenin niteliğine göre resmi belgede sahtecilik veya özel belgede sahtecilik suçu oluşacaktır. Ayrıca, belgenin ele geçiriliş biçimine göre de dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, yağma suçlarından da fail cezalandırılacaktır.

İmza muhakkak, kağıdı verene ait olmalıdır. İmzanın, kağıt kendisine verilen kişi tarafından atılmış olması halinde açığa imza suçundan değil; belgede sahtecilik suçundan ceza verilmelidir. Açığa imzalı kağıdın, mağdura cebir ve şiddet sonucunda imzalatılması halinde ise senedin yağması suçu oluşacaktır.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)  

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU VE CEZASI (TCK madde 209)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun topluma karşı suçlar kenar başlıklı üçüncü kısmın; ‘Kamu Güvenine Karşı Suçlar’ kenar başlıklı dördüncü bölümünde ‘Parada Sahtecilik, Kıymetli Damgada Sahtecilik, Mühürde Sahtecilik, Resmi Belgede Sahtecilik, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan, Özel Belgede Sahtecilik’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Suç yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun temel cezası şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ile korunmak istenen hukuksal yarar, boş kağıdın faile ‘belirli bir tarzda doldurulmak üzere’ verildiği ve failin de kendisine duyulan güveni suistimal ederek, boş kağıdı ‘belge’ haline getirmesi ile sözleşmelere olan güvenin korunduğu söylenebilir. Belgelerin ayrıca birer ispat aracı olduğu da göz önünde bulundurulursa korunan hukuksal yararın kamu yarının sarsılmasının önlenmesi olduğu da söylenebilir.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)  

  • Fail ve Mağdur:  

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun faili olabilecek kişiler bakımından herhangi bir özellik aranmış değildir ve herkes bu suçun faili olabilir.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Açığa imzanın kötüye kullanılması – Madde 209:

 (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; yazılı olmayan veya yazılı olmakla birlikte içeriği itibari ile başlı başına hüküm ifade etmeyen, imzalı ve faile teslim edildiği andaki durumu itibari ile ‘belge’ niteliğinde olmayan kağıdı, failin kendisine verilme nedeninden farklı şekilde doldurulması sonucunda oluşur.

Eğer faile teslim edildiği anda tam bir ‘belge’ oluşturan kağıda sonradan ekleme yapılması durumunda açığa imzanın kötüye kullanılması suçu değiş; belgenin niteliğine göre özel belgede sahtecilik veya resmi belgede sahtecilik suçu oluşacaktır.

Belge niteliğine haiz olmayan imzalı kağıt, faile, imza sahibinin rızası ile teslim edilmiş olmalıdır. Eğer fail, bu kağıdı hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş ise, artık açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan değil; TCK madde 209/Fıkra 2’nin yaptığı gönderme sonucunda belgenin niteliğine göre resmi belgede sahtecilik veya özel belgede sahtecilik suçu oluşacaktır. Ayrıca, belgenin ele geçiriliş biçimine göre de dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, yağma suçlarından da fail cezalandırılacaktır.

İmza muhakkak, kağıdı verene ait olmalıdır. İmzanın, kağıt kendisine verilen kişi tarafından atılmış olması halinde açığa imza suçundan değil; belgede sahtecilik suçundan ceza verilmelidir. Açığa imzalı kağıdın, mağdura cebir ve şiddet sonucunda imzalatılması halinde ise senedin yağması suçu oluşacaktır.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)  

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI VAKA ÖRNEKLERİ

VAKA 1:

5237 sayılı TCK’nın 209/2. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için failin imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirmesi veya elinde bulundurması gerekmekte olup,…Tapu Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapan …‘ın … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/289 Esas sayılı dosyasında katılanın imzaladığı boş kağıtları yazı işleri müdürü olan sanığa verdiğini beyan ettiği, dosya kapsamından sanığa suça konu belgeyi hukuka aykırı olarak ele geçirdiği veya elinde bulundurduğu hususunda herhangi bir delil olmadığı gibi, iddianamede de bu yönlü bir anlatımda bulunulmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

1-Sanığın, katılan tarafından açığa imzalanarak kendisine verilen boş kağıdı aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak 50000 Euro bedelli bono olarak doldurup kullandığının iddia olunması, sanığın savunmasında atılı suçu kabul etmemesi karşısında, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24/03/1989 gün ve 1988/1-1989/2 sayılı ilamında açıklandığı üzere; imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdın anlaşmaya aykırı kullanıldığının yazılı delille ispatı zorunlu olup Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) cevaz verdiği haller dışında tanık anlatımlarına dayanılması mümkün olmadığı cihetle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, suça konu senedin sanık ile katılan arasındaki borç ilişkisinden doğan alacak miktarından fazla olarak doldurduğuna dair delil ve belgeler ile taraflar arasında görülen hukuk davalarının akıbeti araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumun tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Kabule göre de;

a-Gerekçeli karar başlığında 23/11/2006 olarak yazılan suç tarihinin, suça konu belgenin icra takibine konu edildiği tarih olduğunun gözetilmemesi,

b-Suça konu belge hakkında bir karar verilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/2203 Karar : 2016/5088)

VAKA 2:

Katılanın 13/07/2004 tarihinde araç kiralama işi yapan sanıktan araç kiraladığı, buna binaen teminat amacıyla tamamen boş bir senedin altına iki adet imzasını atarak sanığa verdiği, daha sonra katılanın bu araçla kaza yaptığı, araç sahibinin kasko bedelini alabilmek için sigorta şirketi aleyhine dava açtığı ve davanın kısmen kabulüne karar verildiği, sanığın kalan tamir bedelini katılandan talep ettiği ve katılanın da bu talebi karşıladığı, katılanın senedini istemesine rağmen sanık tarafından verilmediği, daha sonra sanık tarafından suça konu senedin üst kısmı doldurulmak suretiyle katılan aleyhine icra takibine girişildiği ve bunun üzerine katılanın suç duyurusunda bulunduğu, soruşturma kapsamında imzalar dışındaki kısımların sanığın eli ürünü olduğu ile kovuşturma aşamasında senetteki yazıların imzaların atılmasından daha sonraki bir tarihte yazıldığı ve bu işlemde farklı kalemlerin kullanıldığının bilirkişi marifetiyle tespit edildiği olayda, nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davasında, mahkeme tarafından eylemin sevk maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunu değil, TCK 209/1 maddesinde düzenlenen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturduğu belirtilerek dosya görevli Sulh Ceza Mahkemesine tevdi edilmiştir. … Sulh Ceza Mahkemesi, sanığın üzerine atılı “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçundan yargılamasını yaparak beraatine karar vermiş ve bu hususu da hükümde açıkça belirtmiştir. Fakat gerekçeli karar pusulasında suçun adı hatalı olarak “Kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık“ yazıldığı, yine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28/10/2013 tarihli tebliğnamesinde de suçun adı kısmında aynı ibarenin bulunduğu ve bu sebeple dosyanın dairemize tevdi edildiği anlaşılmıştır.

Yerel Mahkeme tarafından TCK 209/1 kapsamında yapılan yargılama ve oluşturulan hüküm ile eylemin “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçu bağlamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 25/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/28881 Karar : 2016/3926)

VAKA 3:

Sanığın suça konu bononun yazıyla bedel kısmını aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak “onüçbintl” olarak doldurup, rakamla bedel kısmında ise daha önce yazılı “1.300,00” ibaresine “0” ilave ederek tahrif ettiği bonoyu, ……. İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti’ ne ciro ederek kullandığının iddia edildiği olayda; heyetçe yapılan gözlemde suça konu bonoda rakamla bedel kısmında en sağdaki “0” rakamının sıkışık vaziyette olması dolayısıyla sonradan tahrifen eklenmiş olabileceğinin görülmesi ve katılanların da bu hususta iddiada bulunmaları karşısında; suça konu bono üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahrifat olup olmadığı, bonodaki yazıların sanık veya katılanlar eli ürünü olup olmadığı senetteki 13.0000 yazısı ile yazı ile yazılan on üç bin yazılı kısmın aynı kalemle yazılıp yazılmadığının tespiti ve belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, mahkumiyet hükmünün konusunu teşkil eden emanette kayıtlı suça konu bono celp edilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş,” (Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 13.01.2016 Tarih 2015/6355 Esas – 2016/137 Karar sayılı kararı)

VAKA 4:

ilgililerinin yerine imza atmak ve yanıltarak ortaklara senetleri imzalatmak suretiyle hileli davranışlarla gerçekleştirilen mal edinme eylemlerinin nitelikli zimmet vasfında bulunduğu, ilgililerinin yerine imza atmak fiillerinin ve borç senetlerini katılanlara bilgileri dışında imzalatmak suretiyle hukuka aykırı şekilde ele geçirip hukuki sonuç doğuracak biçimde doldurup kullanma eylemlerinin de 5237 sayılı TCK’nın 209/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 204/2. maddesinde düzenlenen zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu nazara alınıp, sanıklar lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle, bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurularak sonucuna göre lehe kanunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi Kanuna aykırı. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 16/01/2014 Tarih 2012/11219 Esas – 2014/499 Karar sayılı kararı)

Antoryum Hukuk olarak; farklı uzmanlık alanlarında çalışan deneyimli kadromuzla, Beylikdüzü’ndeki müvekkillerimize hem bireysel hem kurumsal düzeyde destek veriyoruz. İlk görüşmede sizi dinliyor, ihtiyaçlarınızı analiz ediyor ve size özel bir yol haritası çıkarıyoruz.

📩 Siz de Beylikdüzü’nde doğru bir avukatla çalışmak istiyorsanız, şimdi bizimle iletişime geçin:
👉 İletişim Sayfamız

açığa imzanın

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası – TCK Madde 209

Bir gün size ait bir belgenin, sizin hiç bilginiz olmadan bir borcun teminatı olarak kullanıldığını öğrendiğinizi hayal edin. El yazınızla attığınız ancak içeriği henüz doldurulmamış bir imza—yani “açığa atılan imza”—bir başkası tarafından doldurulmuş ve aleyhinize bir taahhüt doğurmuş. Bu durum, bireylerin ekonomik ve hukuki güvenliğini tehdit eden, mağdurlarını çaresizlik içinde bırakan ciddi bir sorunu temsil eder. Açığa imzanın kötüye kullanılması, ne yazık ki günümüzde gerek ticari ilişkilerde gerek kişisel güven ilişkilerinde sık karşılaşılan bir suistimal türüdür.

Bu tür bir mağduriyet yaşayan kişilerin büyük kısmı, olayın hukuki niteliğini tanımlamakta ve hangi haklara sahip olduklarını anlamakta güçlük çeker. “Bu bir dolandırıcılık mı, yoksa sadece bir özel borç anlaşmazlığı mı?” sorusu, pek çok mağdurun zihnini kurcalar. Ayrıca bu fiilin ceza hukuku kapsamında “suç” teşkil edip etmediği de çoğu zaman muğlaktır. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesinde açıkça tanımlanmış olmasına rağmen, uygulamada birçok teknik ayrıntıya dikkat edilmesi gerekir. İspat, şikâyet süreci, zamanaşımı gibi unsurlar hem mağdurlar hem de sanıklar için ciddi hukuki sonuçlar doğurur.

Ancak bu belirsizlikler içinde yalnız değilsiniz. Antoryum Hukuk Bürosu olarak, açığa imzanın kötüye kullanılması durumunda bireylerin hangi adımları atması gerektiğini, bu suçun unsurlarını ve ceza yaptırımlarını açık ve anlaşılır şekilde açıklamak için buradayız. Bu yazıda; TCK 209’un kapsamından, suçun unsurlarına; ispat yükünden Yargıtay kararlarına kadar tüm kritik noktaları sade bir dille ele alıyor olacağız. Hakkınızı ararken yolunuzu aydınlatacak bir rehber sunmak için buradayız.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Tanımı ve Hukuki Niteliği

Açığa imza, kişinin imzasını attıktan sonra boş bırakılan ve ileride doldurulmak üzere verilen bir belgeyi ifade eder. Bu uygulama, güven ilişkisine dayansa da, kimi zaman suistimale açık hale gelir. Kişinin iradesi dışında doldurulan ve kendi aleyhine kullanılan bu tür belgeler, ciddi hukuki uyuşmazlıklara ve ceza davalarına yol açar. Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesi bu durumu “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçu olarak tanımlar. Bu maddeye göre, açık olarak bırakılan bir imzanın sahibinin rızası hilafına kullanılması durumunda fail cezalandırılır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, bazı durumlarda dolandırıcılık ya da sahtecilik suçlarıyla karıştırılabilir. Ancak bu suçun ayırt edici özelliği, failin mağdurdan iradi olarak aldığı imzalı boş belgenin, mağdurun onayı dışında doldurulmasıdır. Bu fiil, suistimale konu belge niteliğine göre özel belgede sahtecilik suçunu da oluşturabilir. Örneğin; senet, çek veya bono gibi kıymetli evraklar bu kapsamda değerlendirilir ve fail hem TCK 209 kapsamında hem de TCK 207 veya 204 kapsamında da yargılanabilir. Suçun bu çift yönlü niteliği nedeniyle, sanıklar açısından ceza yükü artabilirken, mağdurlar için ise ispat yükü kritik hale gelir.

Şimdi bu bölüm alt başlıklarıyla devam edelim:

❖ TCK 209 Neyi Düzenler?

TCK madde 209, açığa imzanın kötüye kullanılması fiilini açıkça suç olarak tanımlar. Bu maddeye göre, bir kimseye teslim edilmiş bir boş kâğıt veya belge üzerindeki imza, imza sahibi tarafından verilmiş olsa dahi, onun iradesi dışında doldurulursa bu bir suç teşkil eder. Fail, mağdurun güvenini kötüye kullanmış olur. Bu maddeyle, bireylerin rızaları dışında borçlandırılmaları veya hukuki yük altına sokulmaları önlenmek istenir. Suçun oluşması için failin “kötü niyetli” davranması ve mağdurun rızasının olmaması temel koşuldur.

❖ Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Nasıl Suç Teşkil Eder?

Her açığa atılan imza suç oluşturmaz. Önemli olan, bu imzanın hangi koşullarda, ne amaçla ve nasıl kullanıldığıdır. Eğer kişi açık bir belgeye imza attıktan sonra bu belge, kendi bilgisi ve izni dışında doldurularak hukuki işlemde kullanılırsa, bu durumda suç oluşur. Örneğin, bir arkadaşınıza kefil olmak için boş bir senede imza atmanız ve sonrasında o senedin sizin bilginiz dışında yüklü bir borç içerecek şekilde doldurulması, suçun tipik örneğidir. Bu gibi durumlarda savcılığa suç duyurusunda bulunulması mümkündür.

❖ Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Yargıtay Kararlarıyla Nasıl Şekillenir?

Yargıtay kararları, TCK 209’un yorumlanmasında önemli bir rol oynar. Uygulamada pek çok dava, “kişinin rızası vardı mı?” sorusu üzerinden şekillenir. Yargıtay, mağdurun rızasının olup olmadığını değerlendirirken, belge üzerindeki el yazısı farklılıkları, tanık beyanları ve belge üzerindeki tarihler gibi birçok unsuru dikkate alır. Yargıtay’a göre; mağdurun açıkça yazılı ya da sözlü olarak belgeye dair yönlendirmesi ya da onayı yoksa, failin doldurduğu içerik rıza dışında kabul edilir ve bu durum suça vücut verir.

❖ Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Özel Belgede Sahtecilikle İlişkisi

Bu suç çoğunlukla özel belgede sahtecilik ile iç içe geçer. Örneğin, bir bono ya da senet üzerine açığa imza atılmış ve sonradan içerik sahte bir biçimde doldurulmuşsa, bu yalnızca TCK 209 kapsamında değil; aynı zamanda TCK 207’de düzenlenen “özel belgede sahtecilik” suçu kapsamında da değerlendirilir. Bu nedenle savunma ve suç isnadı yapılırken, failin iki ayrı suçtan da sorumlu tutulabileceği dikkate alınmalıdır. Bu da ceza miktarının artmasına, ceza ertelemesi ya da HAGB’nin reddine yol açabilir.

Antoryum Hukuk olarak; farklı uzmanlık alanlarında çalışan deneyimli kadromuzla, Beylikdüzü’ndeki müvekkillerimize hem bireysel hem kurumsal düzeyde destek veriyoruz. İlk görüşmede sizi dinliyor, ihtiyaçlarınızı analiz ediyor ve size özel bir yol haritası çıkarıyoruz.

📩 Siz de Beylikdüzü’nde doğru bir avukatla çalışmak istiyorsanız, şimdi bizimle iletişime geçin:
👉 İletişim Sayfamız

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları, İspatı ve Cezai Yaptırımlar

Türk Ceza Kanunu’na göre, bir eylemin suç teşkil edebilmesi için belirli unsurların birlikte gerçekleşmesi gerekir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu da bazı hukuki ve fiili şartlar dahilinde oluşur. Suçun unsurlarının doğru anlaşılması, hem mağdurun hak arama sürecini doğru kurgulaması hem de sanığın savunmasını sağlam yapabilmesi açısından kritiktir. Bu nedenle açığa imzanın kötüye kullanılması ispatı, savunmalar ve mahkeme uygulamaları bakımından ayrı ayrı değerlendirilmelidir. TCK 209 kapsamında bu suçun cezası hapis olup, belgede sahtecilik gibi başka suçlarla birleşmesi halinde cezai sorumluluk daha da ağırlaşabilir.

Ayrıca bu suçta şikâyet süresi, zamanaşımı, şikâyete bağlılık durumu ve failin hukuki konumu da önem arz eder. Örneğin, suçu işleyen kişi bir kamu görevlisiyse ya da belge resmi bir işlemin parçasıysa, TCK 204 veya 205 gibi resmi belgede sahtecilik maddeleri de gündeme gelebilir. Bu durumlar, yargılama sürecini karmaşık hale getirirken, mağdurun açtığı davalarda profesyonel bir ceza avukatından hukuki yardım alması gerektiğini açıkça ortaya koyar.

Antoryum Hukuk olarak; farklı uzmanlık alanlarında çalışan deneyimli kadromuzla, Beylikdüzü’ndeki müvekkillerimize hem bireysel hem kurumsal düzeyde destek veriyoruz. İlk görüşmede sizi dinliyor, ihtiyaçlarınızı analiz ediyor ve size özel bir yol haritası çıkarıyoruz.

📩 Siz de Beylikdüzü’nde doğru bir avukatla çalışmak istiyorsanız, şimdi bizimle iletişime geçin:
👉 İletişim Sayfamız

❖ Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları Nelerdir?

TCK 209’a göre suçun oluşması için şu üç unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir:

  1. Açık imza içeren boş bir belgenin, failin elinde bulunması ve bu belgenin mağdur tarafından iradi olarak verilmiş olması gerekir.
  2. Failin bu belgeyi mağdurun rızası olmaksızın doldurması gerekir.
  3. Bu doldurma işleminin, mağduru hukuki veya mali bir yükümlülük altına sokacak şekilde yapılmış olması gerekir.

Eğer mağdur belgeyi iradesiyle vermemişse, bu durumda sahtecilik suçu; eğer belge dolandırıcılık amacıyla kullanılmışsa dolandırıcılık suçu gündeme gelir.

❖ Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Nasıl İspatlanır?

Açığa imzanın kötüye kullanılması ispatı, çoğunlukla tanık beyanları, el yazısı incelemeleri ve belge üzerindeki tarih-farklılıkları üzerinden yapılır. Özellikle senet ya da bono gibi belgelerde; yazı karakteri, yazının bir bütün olarak aynı kalemle yazılıp yazılmadığı, belge üzerindeki tarihin sonradan eklendiği gibi detaylar önemlidir. Adli Tıp Kurumu, el yazısı tespitlerinde uzman görüşü sunarak mahkemeye yol gösterebilir. Ayrıca mağdurun suç duyurusu dilekçesinde süreci detaylı ve kronolojik olarak anlatması, savcılık tarafından yapılacak soruşturmanın isabetli ilerlemesine katkı sağlar.

❖ Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Cezai Yaptırım Nedir?

TCK 209 uyarınca bu suçun cezası, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak bu ceza miktarı, eylemin sonuçlarına, belge türüne ve failin kast derecesine göre artabilir. Örneğin, özel belgede sahtecilik suçu da işlendiği tespit edilirse, TCK 207 kapsamında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası gündeme gelebilir. Ceza süresi bir yılın altında olduğu için bazı durumlarda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) uygulanabilir; ancak mağdurun zararının yüksek olması ya da failin sabıkalı olması bu ihtimali ortadan kaldırabilir.

❖ Açığa İmzanın Kötüye Kullanılmasında Zamanaşımı ve Şikâyet Süresi

Bu suç, re’sen soruşturulan suçlar arasında yer almaz. Mağdurun şikâyet etmesi gerekir. Türk Ceza Kanunu’na göre bu suçun şikâyet süresi, öğrenmeden itibaren 6 ay, genel dava zamanaşımı ise 8 yıldır. Mağdur bu süre içerisinde savcılığa suç duyurusunda bulunmazsa, soruşturma yapılamaz ve kamu davası açılmaz. Bu nedenle açığa atılan imzanın kötüye kullanılması durumunda hızlı hareket edilmesi, sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından elzemdir.

Antoryum Hukuk olarak; farklı uzmanlık alanlarında çalışan deneyimli kadromuzla, Beylikdüzü’ndeki müvekkillerimize hem bireysel hem kurumsal düzeyde destek veriyoruz. İlk görüşmede sizi dinliyor, ihtiyaçlarınızı analiz ediyor ve size özel bir yol haritası çıkarıyoruz.

📩 Siz de Beylikdüzü’nde doğru bir avukatla çalışmak istiyorsanız, şimdi bizimle iletişime geçin:
👉 İletişim Sayfamız

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları ve Uygulamalar

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, uygulamada sıklıkla karşılaşılan ve Yargıtay’ın da önemli içtihatlar geliştirdiği bir konudur. Özellikle bono, senet veya noter belgelerinde karşılaşılan bu tür vakalarda mahkemeler, delil değerlendirmelerinde büyük ölçüde Yargıtay kararlarına dayanmaktadır. Yargıtay’ın bu konudaki bakış açısı, suçun hangi koşullarda oluştuğunu netleştirmekte ve benzer davalarda emsal teşkil etmektedir. Dolayısıyla, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması yargıtay kararları ışığında değerlendirildiğinde, suça ilişkin ispat külfeti ve delil arama biçimi daha öngörülebilir hale gelir.

Özellikle açığa imzanın kötüye kullanılması bono, senet ya da diğer özel belgelerle ilgili olduğunda, Yargıtay’ın benimsediği yaklaşım şudur: Belgede yer alan metnin imzadan sonra yazıldığı, imzanın metne iradi olarak konulmadığı ispatlandığında, failin cezai sorumluluğu doğar. Bu noktada, özel belgede sahtecilik ile karıştırılan unsurların da titizlikle ayrıştırılması gerekir.

❖ Yargıtay’ın Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçuna Yaklaşımı

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2017/3852 E. – 2019/6353 K. sayılı kararında, sanığın borç ilişkisi kurulmadan senet düzenlemesi ve imzanın bu ilişki dışında atıldığının ispatı halinde “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunun oluştuğuna hükmetmiştir. Kararda ayrıca, belgenin doldurulma tarihi, yazı stili farklılığı ve belge üzerindeki düzeltmelerin, suçun ispatı açısından önemli olduğu belirtilmiştir.

Benzer şekilde, 2020 tarihli bir kararda da Yargıtay, mağdurun şikâyeti üzerine alınan bilirkişi raporunu esas alarak fail hakkında mahkûmiyet kararı verilmesini hukuka uygun bulmuştur. Bu kararlar, özellikle “açığa imzanın kötüye kullanılması ispatı” konusunda uygulamada hangi delillerin değer taşıdığını göstermesi açısından oldukça kıymetlidir.

❖ Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması ile Özel Belgede Sahtecilik Suçunun Ayrımı

Uygulamada sıkça karıştırılan konulardan biri de açığa imzanın kötüye kullanılması ile özel belgede sahtecilik suçlarıdır. Eğer fail, belgeyi mağdurun imzasıyla dolduruyor ve bu belgeyi mağdurun bilgisi dışında kullanıyorsa, TCK 209 kapsamında suç oluşur. Ancak belge, hiç imzalanmamış bir belgeyi sahte olarak üretmeyi içeriyorsa bu durumda TCK 207 kapsamındaki özel belgede sahtecilik suçu oluşur. Bu ayrım, mahkemelerin doğru ceza tayini yapabilmesi açısından kritik öneme sahiptir.

❖ Açığa İmzanın Kötüye Kullanılmasında Menfi Tespit Davası

Mağdur, kendisine ait olmayan bir borcun tahsil edilmesine yönelik icra takibine maruz kaldığında, menfi tespit davası açarak borçlu olmadığını ispat edebilir. Bu davada, imzanın içeriğe dair onay anlamına gelmediği, açığa verilmiş imzanın sonradan suistimal edildiği iddiası öne çıkarılır. Bu süreçte sunulan deliller, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun ispatı açısından da önem taşır. Aynı zamanda ceza davasıyla birlikte yürütülebilir ve ceza davasındaki gelişmeler menfi tespit davasına da etkide bulunabilir.

❖ Şikâyet Dilekçesi ve Sürecin Başlatılması

Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması durumunda mağdur, Cumhuriyet Başsavcılığı’na vereceği bir dilekçeyle süreci başlatabilir. Dilekçede olayın oluş şekli, belgenin hangi tarihte ve hangi amaçla verildiği, sonradan hangi içeriğe dönüştürüldüğü açıkça anlatılmalıdır. Ayrıca belgenin fotokopisi, varsa tanık listesi, şüpheli hakkında bilinen bilgiler ve şikâyet talebi dilekçeye eklenmelidir. Hazırlanan dilekçe, soruşturmanın yönünü ve etkinliğini doğrudan etkileyebilecek bir araçtır.

Antoryum Hukuk olarak; farklı uzmanlık alanlarında çalışan deneyimli kadromuzla, Beylikdüzü’ndeki müvekkillerimize hem bireysel hem kurumsal düzeyde destek veriyoruz. İlk görüşmede sizi dinliyor, ihtiyaçlarınızı analiz ediyor ve size özel bir yol haritası çıkarıyoruz.

📩 Siz de Beylikdüzü’nde doğru bir avukatla çalışmak istiyorsanız, şimdi bizimle iletişime geçin:
👉 İletişim Sayfamız

Bu İçerik Hakkında

Bu içerik, 2025 yılı itibarıyla “Beylikdüzü avukat ve hukuk bürosu arayışı” içinde olan birey ve kurumlara rehberlik etmek amacıyla hazırlanmıştır. Arama motorları, AI sistemleri (ChatGPT, Gemini, Perplexity) ve gerçek kullanıcılar için optimize edilmiştir.

Yazıda;

  • AEO (Answer Engine Optimization)
  • GEO (Generative Engine Optimization)
  • AIO (AI Integration Optimization)
    metodolojileri uygulanmıştır.

👉 Daha fazla bilgi, demo, içerik üretimi veya danışmanlık için:
Adapte Dijital ile iletişime geçin 🚀

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Danışın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara