Antoryum Hukuk

İFTİRA SUÇU YARGITAY KARARLARI

  • (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/17939 E. , 2023/902 K.)
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

5237 sayılı Kanun’un 267 nci maddesinde düzenlenen iftira suçunun oluşabilmesi için failin işlenmediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunması gerekmektedir. Suça ilişkin ihbar ve şikayetin yapılacağı makamlar 5271 sayılı Kanun’un 158 … maddesinde gösterilmiştir. Buna göre suça ilişkin ihbar ve şikayet Cumhuriyet başsavcılıklarına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir. Yetkili makamlara yapılmayan ihbar veya şikayetler, iftira suçunu oluşturmayacaktır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/17939 E. , 2023/902 K.)

  • (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar: 2014/30708)
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

Mağdurun kimliğini kullanarak sahte kredi kartı almak için bankaya başvuran ve kendisine kart verilmeyen, adına belge düzenlenen kişinin; bir suç işlendiğinden bahisle yetkili makamlara başvurusu bulunmadığından ve mağdurun özgürlüğünü bizzat kısıtlamadığı gibi görevlileri azmettirdiği hususunda delil olmadığından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları bulunmamaktadır.

Sanığın, kredi kartı almak için şikayetçi adına bankaya müracaat etmesi ve bir takım belgeleri şikayetçi adına imzalaması iftira suçunu oluşturmayıp eylemi, sahtecilik veya kredi kartını alması halinde TCK.nın 245/2. maddesindeki banka veya kredi kartının kötüye kullanılma suçu oluşur. Dolayısıyla TCK.nın 267/4. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar: 2014/30708)

  • Yargıtay 4. CD., 27.6.2007, 2006/3107 E., 2007/6143 K.
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

“sanığın kullanıp geri verilmek üzere yakınana teslim ettiği cep telefonunu aradan geçen zaman içerisinde yakınanı bulamadığı için geri alamayınca, C.Başsavcılığına yazdığı dilekçede; “Atakan” adındaki bir şahsın kendisine bıçak çekerek cep telefonunu istediğini, mecburen vermek zorunda kaldığını” iddia ederek yakınmada bulunduğu, ancak birkaç gün sonra telefonunun geri verilmesi üzerine kolluktaki anlatımında gerçeğe döndüğünün kabul edilmesi karşısında, suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç yüklemek suretiyle iftira suçunu işlediği gözetilmeden, yetersiz gerekçelerle beraat hükmü kurulması”nı yasaya aykırı bulmuştur.” (Yargıtay 4. CD., 27.6.2007, 2006/3107 E., 2007/6143 K.)

İFTİRA SUÇU
  • Yargıtay 4. CD., 21.03.2002, 197/4466 sayılı kararı
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

“…,.C. İlköğretim Okulunda görevli erkek öğretmenlerin kimliklerinin de açıkça belirtilmemesi karşısında, iftira suçunun yasal öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden hükümlülük kararı verilmesi,”  (Yargıtay 4. CD., 21.03.2002, 197/4466 sayılı kararı)

  • (Yargıtay 11. ceza Dairesi – Karar: 2017/1141)
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

Sanık avukatının, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının reddiye hükmün onanmasına karar verilmiştir. Ancak, Sanığın hakkındaki yakalama kararlarının infazını engellemek amacıyla katılan adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını görevlilere ibraz etmesinden ibaret olayda, hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemediği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği ve bu sebeple 5237 Sayılı TCK’nun 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurlarının, ayrıca … adına resmi bir belge düzenlenmemiş olması karşısında, 206. maddesinde düzenlenen ‘resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun oluşmadığı anlaşıldığından, yüklenen suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. ceza Dairesi – Karar: 2017/1141)

  • (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar: 2017/571)
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

Somut olayda; yakalama tutanağı içeriğine göre, kolluk üst aramasında üzerinde kriminal rapora göre esrar maddesi bulunan sanığın, kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kolluk görevlilerine kendisini kardeşinin ismi ile tanıtarak, ilgili hakkında uyuşturucu bulundurmaktan dava açılmasına sebebiyet veren sanığın eyleminin, 5237 Sayılı TCK’nun 268/1. maddesinde öngörülen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde “ resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar: 2017/571)

  • Yargıtay  4. CD., 12.7.2006, 2006/4670 E., 2006/13841 K
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

 “İncelenen somut olayda, sanık hakkında dört kişiye iftira suçundan dava açıldığı, ancak dosyada bulunan nüfus kaydı ve mernis ölüm tutanağından C.adlı kişinin, sanığın yetkili merciye şikayet dilekçesi verdiği günden yaklaşık altı ay önce 20.6.2002 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Ölüye karşı suç yüklenmesi düşünülemeyeceğinden, sanığın, anılan kişiye, işlenemez nitelikteki iftira suçundan, mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.” (Yargıtay  4. CD., 12.7.2006, 2006/4670 E., 2006/13841 K)

  • (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – 2015/97 es.).
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

Olay günü ismini belirtmeyen bir kişinin polis imdat hattını arayarak asker kaçağı olduğunu ve hemen gidilmezse kaçabileceğini belirttiği mağdurun işyerine emniyet görevlilerince gidilerek ihbar sebebinin açıklandığı ancak mağdurun askerliğinin tecilli olduğunu beyan ettiği, bunun üzerine emniyet görevlilerinin askerlik şubesi başkanlığından mağdurun eğitiminin devam etmesi nedeniyle askerliğinin erteli olduğunu tespit etmeleri ile ihbarın asılsız olduğunun anlaşıldığı, polis imdat hattını arayan numaranın adına kayıtlı olduğu belirlenen sanığın suçunu soruşturma aşamasında inkar ettiği, ancak suç tarihinden 9.5 ay sonra kovuşturma aşamasında alınan savunmasında; patronu olan mağdurun kendisine yoğun şekilde iş vermesinden dolayı ihbarı yaptığını ve pişman olduğunu beyan ettiği olayda; sanığın gerçekte böyle bir durum olmadığını bildiği halde asker kaçağı olduğunu söylemek suretiyle bakaya kalmak suçunu işlediğini iddia ederek mağdura iftira attığı, isnatta bulunduğu suçun işlenmediğinin ortaya çıkması yönünde bir katkısının olmadığı, kolluk görevlilerince askerlik şubesine gidilerek araştırma yapılmasıyla gerçeğin ortaya çıktığı, bu aşamadan sonra sanığın asılsız yere ihbarda bulunduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek iftiradan dönmesinin etkin pişmanlık hükümleri gereği cezasından indirim yapılması için yeterli olmadığı, gerçek fiili durumun ortaya çıktığı ana kadar sanığın etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektirir çabasının bulunmadığı göz önüne alındığında; 5237 sayılı TCK’nun 269. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – 2015/97 es.)

  • YARGITAY 8. CD. 2021/12894 E. – 2021/19873 K
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

“Gereği görüşülüp düşünüldü:             

Sanıklardan … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz inceleme talebinde bulunulduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2016/16-193 Esas, 2019/351 Karar, 30.04.2019 tarihli kararında da belirtildiği üzere; iftira suçu, failin, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesidir. İftira suçunun konusu hukuka aykırı fiil oluşturur. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de iftira suçunun konusunu oluşturabilir. Hukuka aykırı bir eylemin gerçekleştirildiğine yönelik isnat yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle yapılabileceği gibi basın ve yayın aracılığıyla da yapılabilir.

Öte yandan iftira suçunun oluşabilmesi için, iftira suçu failin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, iftira suçu ancak doğrudan kastla işlenebilir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, doğrudan kast tek başına yeterli olmayıp; ayrıca failin hukuka aykırı fiil isnat ettiği kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir müeyyideye maruz kalmasını sağlamak amacıyla hareket etmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failin kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı, bir başka deyişle özel kastın bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla; failin, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak, isnat ettiği fiilin mağdur tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunması halinde iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır.

Bu açıklamalar ışığında; temyiz incelemesine gelmeyen sanık …’ın facebook sayfasında katılan Belediye Başkanı …’e hitaben “… Belediye Başkanı … … Parti … İl Başkanlığına yapılan koltukların parasını … Belediyesinin kasasından ödedi” , “… Belediye Başkanı … 35 aylık belediye başkanlığı döneminde bir metrekare beton dökmedi, ama bir şirkete KDV’sini ödeyerek 20.000 TL fatura alıp kuruma parayı ödetti, belediyenin iş makineleri hizmet için değil kişisel işler için kullandırıldı” şeklinde yazılar yazdığı söz konusu yazıların da … … Gazetesi isimli internet sitesi sahibi incelemeye gelen sanık … tarafından “Çaldağda Yolsuzluk İddiası” şeklinde internet sitesinde haberleştirildiği olayda; sanığın katılanın işlemediğini bildiği bir fiil veya idari bir yaptırım uygulanmasını sağladığına dair hukuka aykırılık öğesinin bulunmadığı, aşamalarda alınan ve aksine delil bulunmayan savunmalarında da iftira atma gibi bir düşüncesi olmadığını beyan ettiği anlaşıldığından sanığın üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığı cihetle beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanık …’nın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanık …’a aynı Yasanın 325. maddesi gereğince sirayetine, 27.10.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.” (YARGITAY 8. CD. 2021/12894 E. – 2021/19873 K)

  • (Ceza Genel Kurulu 2018/196 E. , 2022/280 K.).
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

Sanığa atılı iftira suçunun oluşabilmesi için, iftira suçu failinin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, doğrudan kast tek başına yeterli olmayıp ayrıca failin hukuka aykırı fiil isnat ettiği kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir müeyyideye maruz kalmasını sağlamak saiki ile hareket etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla; failin, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak, isnat ettiği fiilin mağdur tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunması hâlinde iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır. Yine, içeriği kanıtlanamasa dahi, gerçekleştirilen ihbar veya şikâyetin bir anayasal hakkın kullanılması olarak değerlendirilebildiği hâllerde, bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı söz konusu olacaktır. Anayasamızın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 40. maddesinde, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkının bulunduğu ve yine somut olaydaki çelişkili durumların sanık lehine de yorumlanması gerekeceğinden, sanığa atılı iftira suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2018/196 E. , 2022/280 K.)

  • (Yargıtay 8CD Esas : 2021/16717 Karar : 2023/5037)
  • İftira Suçu
  • TCK 267. Madde

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince, katılanın istinaf talebinin kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde, “Her ne kadar ilk derece mahkemesince vaki haberin basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığından bahisle sanığın beraatine karar verilmiş ise de; “Bingöl’de Masum, Van’da Terörist” ve “Paralel Savcının Kurtardığı PKK`lı Polisi Şehit Etti” başlıklı haberde katılanın isminin baş harflerini yazıp yüzünün bir kısmını vermek sureti ile katılan haberin katılana yönelik olduğunun açıkça anlaşıldığı ve katılanın Fetö/Pdy terör örgütü ile ilişkilendirir nitelikte olduğu ve katılanın hakkında bu nedenle HSK tarafından soruşturma yapıldığı dikkate alındığında vaki haberin ifade ve basın özgürlüğü sınırları içinde kalmadığı TCK maddesi kapsamında katılan hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak için basın ya da yayın yolu ile iftira suçunu oluşturduğu, aynı anda tek bir fiil ile söylendiği anlaşılan sözlerin TCK 44 maddesi kapsamında iftira suçunu oluşturduğu” belirtilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında iftira suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.

Basın yoluyla işlenen suçlarda hukuka uygunluk nedenleri arasında yer alan ve kaynağını Anayasanın 28 ve devamı maddeleri olan “hakkın kullanılması” kapsamındaki haber verme ve eleştiri hakkının söz konusu olabilmesi için yapılan basın açıklamasının gerçek ve güncel olması, verilişinde kamu ilgi ve yararının bulunması ve olay ile olayın anlatılışı arasında fikri bağ bulunması gerekmektedir. Eleştiri, basının haber verme hakkı kapsamında kalmakla birlikte bu hakkın kullanılması sırasında seçilen ifadelerin haber verme amacını aşması, haber içeriği ile bağlantısı olmayan onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte isnatlarda bulunulması, değerlendirmeler içermesi durumunda, bu haber ve yazılarda haber verme hakkından söz edilemeyeceği dikkate alınarak, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8CD Esas : 2021/16717 Karar : 2023/5037)

  • İLETİŞİMİNİZ HALİNDE ANTORYUM HUKUK BÜROSU ve CEZA AVUKATI ÇALIŞANLARI OLARAK CEZA DOSYALARINIZDA; SORUŞTURMA AŞAMASINDAN MAHKEME SÜRECİNE KADAR HER AŞAMADA SİZİ TEMSİL ETMEYE VE HUKUKİ DESTEK ve DANIŞMANLIK HİZMETİ SUNMAYA HAZIRIZ. ANTORYUM HUKUK BÜROSU OLARAK AVUKAT-MÜVEKKİL ARASINDA KURULAN VEKALET İLİŞKİSİNİ ÖNEMSİYOR, VEKİLLE DUYULAN GÜVENİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK İSTİYORUZ.
  • DETAYLI BİLGİ İÇİN İLETİŞİM:☎️ 0534-419-19-91

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Danışın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara