- GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:
Hırsızlık suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun kişilere karşı suçlar kenar başlıklı ikinci kısmın; ‘Malvarlığına Karşı Suçlar’ kenar başlıklı onuncu bölümünde ‘Yağma, Mala Zarar Verme, İbadet ve Mezarlıklara Zarar Verme Hakkı Olmayan Yere Tecavüz, Güveni Kötüye Kullanma, Dolandırıcılık, Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya, Karşılıksız Yararlanma, Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Hırsızlık suçu yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu hırsızlık suçu bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir.
Hırsızlık suçunun cezası nedir? Hırsızlık suçunun cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Hırsızlık suçunun nitelikli hallerinin söz konusu olduğu durumlarda verilecek ceza arttırılacaktır.
Hırsızlık suçunun koruduğu hukuksal yarar başlıca olarak mülkiyettir. Bu suç tipi ile taşınır malların bulundukları yerlerden malikinin rızası hilafına alınıp götürülmesi veyahut yerinin değiştirilmesinin engellenmesi istenmiştir. Ayrıca hırsızlık suçu ile korunmak istenen bir diğer hukuksal yarar ise kamu barışı ve kamu ekonomisidir.

- SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)
- Fail ve Mağdur:
Hırsızlık suçunun faili, suça konu olan malın maliki dışında herhangi bir kişi olabilir. Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, malın mutlaka sahibinin elinde olmasına gerek yoktur. Eğer mal, malikin dışında birinin elinde ise bu kişiler Medeni Kanunu’muz bakımından ‘zilyet’ konumundadır. Zilyet konumunda olan kişinin rızasına aykırı olarak malın elinden alınması halinde de hırsızlık suçu oluşur. Bu halde zilyet hukuken ‘suçtan zarar gören kişiyken’; malik olan kişi ise ‘mağdur’ konumundadır.

- Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:
Hırsızlık – Madde 141:
(1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Hırsızlık suçu nedir? Başkasına ait bir malın, sahibinin rızası olmaksızın alınması halinde hırsızlık suçu oluşur.
Hırsızlık suçunun konusunu ‘taşınır bir mal’ oluşturmaktadır. Taşınmaz malların bulunduğu yerden alınması fiziken mümkün olmadığı için hırsızlık suçunun konusunu oluşturmazlar. Taşınır mal, malın değerinin azlığı veya çokluğuna ya da katı, sıvı veyahut gaz olmasına bakılmaksızın maddi varlığa sahip, günlük yaşamda ve ilişkilerde herhangi bir gereksinimin karşılanması için kullanılan ve mülkiyete konu olabilen taşınır şeylerdir.
Hırsızlık suçunun konusunu gayri maddi mal niteliğindeki haklar dahil değildir zira fiziki varlıkları bulunmamaktadır. Aynı şekilde fikir ürünü olan eserler de hırsızlık suçunun konusunu oluşturmazlar ve bu türden gayrı maddi nitelikli mallar hukukumuzda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu veyahut da Sınai Mülkiyet Kanunu ile koruma altına alınmış bulunmaktadır.
Hırsızlık suçu, terk edilmesi sonucu mülkiyet ve buna bağlı olarak da zilyetlik yani eşya üzerindeki egemenlik hakkı sonlandırılmış eşyalar üzerinde işlenemez. Terkedilmiş eşya kavramı ile örneğin bir vatandaşın yolda yürürken yanlışlıkla yere düşürdüğü ve fail tarafından bulunup alınan eşyalar anlaşılmamalıdır. Zira kaybolmuş eşyalar, terk edilmiş eşyalardan olmadıklarından dolayı, fail TCK 160. Maddedeki ‘kaybolmuş ve hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf’ suçundan cezalandırılacaktır. Bu bakımdan, hırsızlık suçunda mal; bizzat fail tarafından, mağdurun egemenliğinden çıkarılırken; ‘kaybolmuş ve hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf’ suçunda ise mal, failin müdahalesi olmaksızın mağdurun kendi hatası ile egemenliğinden çıkmaktadır.
Hırsızlık suçu; taşınır malın, sahibinin rızası olmaksızın bulunduğu yerden bir başka kişi tarafından alınması ve yeni bir zilyetlik oluşturulması ile tamamlanır. Eğer, malın üçüncü kişilerce alınması esnasında malın maliki ile malın zilyedinin iradesi çatışırsa, bu suçla korunan yararın mülkiyet olması sebebi ile malikin rızasının üstün tutulması gerekmektedir.
Hırsızlık suçunun konusu olan malın mülkiyeti, fail dışında bir başka kişiye ait olmalıdır. Çünkü hiç kimse kendi malının hırsızı olamaz. Paylı veya elbirliği ile mülkiyete konu olan bir malda fail bakımından başkasına ait olan bir mal statüsündedir. Bu bakımdan paylı malik olduğu bir malı alan kişi de hırsızlık suçunun faili olacaktır. Ancak bu husus TCK 144. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereği cezanın hafifletilmesi gereken nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise ‘mülkiyeti muhafaza kaydı’ ile satılan mallar bakımından satıcının malı bulunduğu yerden alması halinde hırsızlık suçunun oluşup oluşmayacağıdır. Yargıtay, ‘mülkiyeti muhafaza kaydı’ ile satılan bir malı, bulunduğu yerden alan satıcının hırsızlık suçundan ceza alacağına hükmetmiştir. Hırsızlık suçu ile korunan hukuksal yarar mülkiyet hakkıdır ve satıcı, ‘mülkiyeti muhafaza kaydı’ ile yaptığısatış işleminden sonra dahi mülkiyet hakkına sahip olmaya devam etmektedir. Satıcının, ‘mülkiyeti muhafaza kaydı’ ile mülkiyetini kendisinde himaye ettiği malı alması halinde hırsızlık suçunun faili olacağının Yargıtayca kabulü hatalı bir değerlendirmedir.
Hırsızlık suçu ile dolandırıcılık suçu arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Buna göre, dolandırıcılık suçunda, hırsızlık suçundan farklı olarak malın alınmasına mağdur rıza göstermektedir. Ancak buradaki rıza, kullanılan hileli davranışlar ile mağduru hataya düşürmek suretiyle elde edilmektedir. Ayrıca önemli bir diğer fark ise hırsızlık suçu ancak ve ancak taşınır mallar üzerinde işlenebilirken dolandırıcılık suçu ise hem taşınır ve hem de taşınmaz mallar üzerinde işlenebilmektedir.
Malın zilyetliği faile, hile söz konusu olmaksızın sadece mağdurun hatası sonucu bırakılmış ise hırsızlık suçundan söz edilemez. Bu halde Türk Ceza Kanunu’nun 160. Maddesinde düzenlenen ‘kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu’ oluşacaktır.
Eğer bizzat failin zorlaması sonucu malın zilyetliği elde edilmiş ise, hırsızlık suçu oluşmayacaktır. Oluşacak suç, TCK 148. Maddede düzenlenmiş bulunan ‘yağma suçu’ olacaktır. Zira, ‘kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden ya da malvarlığı itibari ile büyük zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak’ malın zilyetliğini elde edilmesi hırsızlık suçunun değil, yağma suçunun unsurudur.
Hırsızlık suçu, küçük yaştaki çocuklar veya akıl hastaları gibi rıza açıklama yetenekleri gelişmemiş kişilerin bilinçsizce teslimleri sonucunda taşınır mal alanlar için de oluşmuş olacaktır. Zira bu kişilerin mallarını teslim etmeye yönelik verdikleri rıza, geçerli bir rıza değildir.

- Hırsızlık Suçunun Nitelikli Halleri
Hırsızlık suçunun nitelikli halleri TCK 142. Maddede düzenlenmiş bulunmaktadır. Nitelikli hırsızlık hallerinde ceza ağırlaştırılacaktır.
Nitelikli hırsızlık – Madde 142:
(1) Hırsızlık suçunun;
a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)
c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,
f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.)
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,
e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
g) (…)57 büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
h) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(4) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.
(5) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.
Hırsızlık suçunun, bina içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında işlenmesi nitelikli unsur olarak düzenlenmiştir. Genel kural olan ve Türk Ceza Kanunu’nun 42. Maddesinde düzenlenmiş bulunan “bileşik suç” kuralı gereğince, faile hırsızlık suçunun yanında ayrıca konut dokunulmazlığını ihlal etmekten kaynaklı olarak ceza verilmemesi gerekirdi. Ancak genel kural bu olmakla birlikte TCK 142. Maddesinin 4. Fıkrası bu hususa bir istisna tanımakta ve şikayet aranmaksızın fail, hırsızlık suçu ile birlikte konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçundan da soruşturulup gerekirse cezalandırılacaktır.
Suçun gece vakti işlenmesi – Madde 143:
(1) Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi, cezanın ağırlaştırılmasına sebep olan nitelikli bir haldir. Mağdurun kendisini en savunmasız hissettiği ve tehlikelere karşı en hazırlıksız olduğu an gece vaktidir. Bu bakımdan kanun koyucu hırsızlık suçunun gece vaktinde işlenmesi halini nitelikli unsur olarak kabul etmiştir.
Gece vakti deyiminin tanımını TCK 6. Maddenin (e) bendi yapmaktadır.
Tanımlar – Madde 6:
“ (1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;
…
e) Gece vakti deyiminden; güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi,
…”
Bu bakımdan güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman hukuken gecedir.
Hırsızlık suçu eğer bir terör örgütünün faaliyetleri kapsamında terör amacıyla işlenmesi halinde bu bir ‘terör suçu’ sayılacak ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında faile verilecek ceza yarı oranında ağırlaştırılacaktır.
Hırsızlık suçunun tüm bu ağırlaştırıcı nitelikli hallerinin yanında ayrıca cezayı hafifletici türden nitelikli haller de bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’muzun 144. Maddesinde bu hafifletici türden nitelikli haller bulunmaktadır.

- Daha az cezayı gerektiren haller – Madde 144:
(1) Hırsızlık suçunun;
a) Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde,
b) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla,
İşlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Hırsızlık suçunun, failin elbirliği veya paylı malik olduğu bir mal hakkında işlemesi halinde verilecek cezada indirime gidilecektir zira fiilin haksız yoğunluğu temel şekline nazaran daha azdır.
Hırsızlık suçu sonucunda verilecek cezanın azaltılmasını gerektiren diğer bir nitelikli hal ise kişinin kendi alacağını tahsil etme amacıyla bu suçu işlemiş olmasıdır. Bu bakımdan başkasının alacağını tahsil etme amacıyla hırsızlık suçu işleyen fail hakkında bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Hukuki ilişkinin içeriği sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı bir alacak olabileceği gibi sözleşmeden kaynaklı bir alacak da olabilir. Ama her halde borcun vadesi gelmiş veya şarta bağlı bir borçsa da şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Malın değerinin az olması – Madde 145:
(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin az olması faile verilecek cezanın azaltılmasını gerektiren bir faktördür. Malın değerinin tespitinde hakimin takdiri bu hususta önemli rol oynamaktadır. Hakim malın değerini zarar görenin durumundan bağımsız olarak objektif bir biçimde tespit etmesi gerekmektedir. Bu bakımdan hakim hükmünü kurarken normal bir vatandaşın yaşam koşullarından hareket edecek ve mağdurun fakir veya zengin olmasını göz önünde bulundurmayacaktır.
Kullanma hırsızlığı – Madde 146:
(1) Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.
Kullanma hırsızlığının konusunu kullandıkça tükenen mallar oluşturmaz. Örneğin yiyecek, içecek, yakıt, kömür gibi nesneler kullandıkça tükendiği için kullanma hırsızlığının konusu kapsamında değillerdir.
Kullanma hırsızlığı suçunun oluşabilmesi için malın kısa süre de olsa kullanılması gerekmektedir. Buna ek olarak malın muhakkak geri vermek niyetiyle alınmış olması gerekmektedir. Eğer fail, malı sahiplenmek kastıyla aldıysa hırsızlık suçunun temel şeklinden cezalandırılacaktır.
Sahiplenmek kastı ile alınan mal daha sonradan fail tarafından sahibine iade edilmiş olsa dahi hırsızlık suçunun temel şekli oluşmuş olup kullanma hırsızlığından kaynaklı olarak verilecek cezada indirim uygulanmayacaktır.

- SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)
- Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:
Hırsızlık suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Ancak failde genel kastın yanında ayrıca malı kendisi için veya başkası için bir yarar sağlama amacı da olmalıdır. Söz gelimi bir kişinin telefonunu alıp duvara çarpmak tarzında vücut bulan fiil hırsızlık suçunu değil; mala zarar verme suçunu oluşturacaktır zira burada bir fayda sağlama unsuru eksikliği vardır.
- Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık Hali
Etkin pişmanlık – Madde 168:
(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.
(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
(5) Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.
Hırsızlık suçuna dair 168. Maddede kademeli bir etkin pişmanlık hükmü düzenlemiştir.
Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık hallerinin düzenlendiği 168. Maddenin 1. Fıkrasına göre; hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra fail, azmettiren veya yardım eden kovuşturma başlamadan öncepişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderirse hükmedilecek cezanın üçte ikisine kadar indirileceği belirtilmiştir.
Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık hallerinin düzenlendiği 168. Maddenin 2. Fıkrasına göre ise kovuşturma başladıktan sonra ama hüküm verilmeden önce fail tarafından duyulan pişmanlığın bir sonucu olarak mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi halinde hükmedilecek cezanın yarısına kadar indirileceği belirtilmiştir.

- Hırsızlık Suçunda Şahsi Cezasızlık veya Cezada İndirim Gerektiren Şahsi Sebepler
Şahsi cezasızlık sebepleri, suç işlendiği anda var olan ve failin cezalandırılmasına engel olan şahsa bağlı sebeplerdir. Failin davranışı ile suç tamamlanmış ancak failin şahsından kaynaklanan nedenlerden ötürü suç cezalandırılamaz. Şahsi cezasızlık halinin varlığı durumunda hakim, cezada indirim yapma ve ceza vermekten vazgeçme taktir yetkisine sahiptir. Şahsi cezasızlık hali kanunumuzda tek bir maddede düzenlenmiş olmayıp, kanunun farklı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelerden biri de malvarlığına karşı suçlar bakımından uygulama alanı bulan Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesidir.
Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep – Madde 167:
(1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
Hırsızlık suçunda şahsi cezasızlık sebeplerinin düzenlendiği TCK 167. Maddenin birinci fıkrasında cezasızlık nedeninden; TCK 167. Maddenin 2. fıkrasında ise ceza indiriminden faydalanacak kişilerden bahsedilmektedir. Ayrıca 167. Maddenin 2. fıkrasında gösterilen akrabalar bakımından suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayet şartına tabi tutulmuştur. Ancak belirtmek gerekir ki malvarlığına karşı suçlar bakımından düzenlenen şahsi cezasızlık halleri ile cezada indirim gerektiren şahsi sebepleri düzenleyen 167. Madde, yağma suçunun söz konusu olduğu hallerde uygulanmayacaktır.
A-) TCK 167/1. Madde:
- HAKLARINDA AYRILIK KARARI VERİLMEMİŞ EŞLERDEN BİRİ:
Hırsızlık suçunun işlendiği sırada Medeni Kanun hükümlerince fail ve mağdur arasında haklarında ayrılık kararı verilmemiş olması halinde faile hırsızlık suçundan ceza verilmez. Eşlerin fiilen ayrı yaşayıp yaşamamaları önem arz etmemektedir. Suçun işlenmesinin ardından evliliğin son bulmuş olması, failin bu şahsi cezasızlık halinden yararlanmasını engellemez. Suç işlendikten sonra fail ve mağdurun evlenmiş olması ihtimalinde ise fail, şahsi cezasızlık sebebinden yararlanamayacaktır. Bu şahsi cezasızlık hali sadece Medeni Hukuk çerçevesinde yapılmış bulunan resmi evlilikleri kapsamı altına almaktadır.
- ÜSTSOY veya ALTSOY veya BU DERECE KAYIN HISIMLARINDAN BİRİ veya EVLAT EDİNEN veya EVLATLIK:
Hırsızlık suçunun, üst soy ve altsoy arasında veya evlat edinen ile evlatlık arasında işlenmesi halinde faile hırsızlık suçundan ceza verilmeyecektir. Evlilik sona ermiş olsa dahi Medeni Kanun gereği kayın hısımlığı sona ermeyeceğinden dolayı suçun işlendiği tarihte eşler arasındaki evlilik bitmiş olsa dahi failin, üstsoy veya altsoy kayın hısımları aleyhine işleyeceği hırsızlık suçundan cezalandırılmaması gerekir. Yine aynı şekilde evlatlığın evlat edinene veya evlat edinenin evlatlığa karşı işlediği hırsızlık suçu da şahsi cezasızlık kapsamındadır.
- AYNI KONUTTA YAŞAYAN KARDEŞLER:
Hırsızlık suçunun, aynı konutta yaşayan kardeşlerden biri aleyhine diğer kardeş tarafından işlenmesi halinde suç işleyen kardeş şahsi cezasızlık sebebinden faydalanacak olup cezalandırılmayacaktır. Birlikte yaşama sürekli ve yaşanılan yerin ise konut olması gerekmektedir. Şahsi cezasızlık halinden faydalanabilmek için kardeşlerin aynı anne ve babanın çocukları olması gerekmemektedir. Aynı işyerinde çalışıyor olmak veya aynı apartmanın farklı dairelerinde yaşıyor olmak, bu şahsi cezasızlık sebebinden yararlanmaya sebep olmaz.
B-) TCK 167/2. Madde:
- AYRILIK KARARI VERİLMİŞ EŞLER:
Hırsızlık suçunun işlendiği sırada fail ve mağdur arasında daha önceden Medeni Kanun hükümlerince haklarında ayrılık kararı verilmiş ise, fail olan eşe hırsızlık suçundan verilecek ceza yarı oranında indirilecektir. Eşlerin fiilen birlikte yaşıyor olmaları önemli değildir. Boşanma davasının açılması ile çiftler arasında ayrı yaşama hakkı doğar. Bu süreçte işlenecek hırsızlık suçu veya diğer mala karşı işlenen suçlarda fail, Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesinin ikinci fıkrasındaki cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından yararlanacaktır. Boşanma davası kesinleştikten sonra işlenen suçlar bakımından fail, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından faydalanamayacaktır.
- FAİL İLE AYNI KONUTTA YAŞAMAYAN KARDEŞ:
Hırsızlık suçunun, aynı konutta yaşamayan kardeşlerden biri aleyhine diğer kardeş tarafından işlenmesi halinde suç işleyen kardeş aleyhine hırsızlık suçundan verilecek ceza yarı oranında indirilecektir. Aynı konutta beraber yaşamaları halinde ise daha önceden de belirttiğimiz gibi fail TCK 167. Maddesinin 1. Fıkrası gereğince ceza almayacaktır.
- FAİL İLE AYNI KONUTTA YAŞAYAN AMCA, DAYI, HALA, TEYZE, YEĞEN veya İKİNCİ DERECEDEN KAYIN HISIMLARI:
Söz konusun cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebin varlığından failin faydalanabilmesi için fail ve mağdurun aynı konutta yaşayan kişilerden olması gerekmekte ve fail ve mağdur arasında amca, dayı, hala, teyze, yeğen ve de ikinci dereceden kayın hısımlığı derecesinde akrabalık bağı olmalıdır.

- HIRSIZLIK SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar:2017/4572).
- Hırsızlık Suçu
- TCK 14. Madde
13.10.2012 tarihli kolluk tutanağına göre, kollukça bilinen sanığın birçok dükkana girip çıktığının görülmesi üzerine görevlilerce takibe alınması, müştekinin alışveriş yaptığı işyerinden çıktıktan sonra bazı kolluk görevlilerince müştekiye ait omzuna asılı çantanın içerisinden para çalındığının haber verilmesi ile birlikte, sanığı bu süreçte kesintisiz olarak takip eden kolluk görevlilerinin suça konu paralarla birlikte sanığı yakalaması şeklinde gerçekleşen olayda, teşebbüs koşulları oluştuğu halde, sanığın cezasından TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen suça teşebbüs hükümleri gereğince indirim yapılmaması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar:2017/4572).
- (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar:2017/3653).
- Hırsızlık Suçu
- TCK 14. Madde
Sanıkların “Ankamall” isimli alışveriş merkezindeki müştekinin sorumlu müdürü olduğu “…Lokantası”ndan hırsızlık suçunu işledikten sonra işyerinden ayrıldıkları ve bir süre sonra alışveriş merkezinin çıkış kapısına doğru ilerledikleri sırada güvenlik kamerasından güvenlik görevlilerinin sanıkları farketmesi üzerine yakalandıklarının anlaşılması karşısında, hırsızlık suçunun tamamlandığı gözetilmeden eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı belirtilerek hırsızlık suçu yönünden 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uyarınca suça teşebbüs hükümleri gereği indirim yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar:2017/3653).
- (Yargıtay 2.Ceza Dairesi – Karar:2015/7950).
- Hırsızlık Suçu
- TCK 14. Madde
Alışveriş merkezinde görevli olan polislerin sanığı, göz takibine alarak, mağdurlar N. ve A.’in işyerlerine girip içerden suça konu eşyaları alması üzerine yakaladıklarının ve yakaladıktan sonra sanığın üzerinde mağdur M.’nın işyerinden alınan suça konu eşyayı bulduklarının anlaşılması karşısında, mağdur M.’ya yönelik eylem açısından takipte kesinti olması nedeniyle eylemin tamamlanmış olduğu gözetilmeden, hırsızlık suçuna teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2.Ceza Dairesi – Karar:2015/7950).
- (Yargıtay 11. Ceza Dairesi- K.2021/7621)
- Hırsızlık Suçu
- TCK 14. Madde
Sanığın, katılanın işlettiği internet kafeye gittiği, internete girdikten sonra katılanın yanına gelerek babası ile görüşeceğini bahane ederek cep telefonunu istediği, daha sonra telefonu alır almaz … yerinden konuşma bahanesiyle dışarı çıkarak uzaklaştığı, bu suretle üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın eyleminin cep telefonunun zilyetliğinin devredilmemesi ve suçun katılana ait bina niteliği bulunan dükkan içerisinde işlenmesi nedeniyle TCK’nın 142/2-h maddesinde yazılı nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi- K.2021/7621).
- (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/31681 E. , 2016/11287 K.)
- Hırsızlık Suçu
- TCK 14. Madde
“…Müşteri olarak ticari taksiye binen suça sürüklenen çocuğun, araçtan inerken torpido gözünde bulunan çantayı alıp kaçması biçiminde gerçekleşen olayda, bireysel taşımaya hizmet eden söz konusu ulaşım aracının “halkın yararlanmasına sunulmuş olması” nedeniyle suça sürüklenen çocuğun eyleminin TCK’nın 142/1-c maddesi kapsamında kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden…”(Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/31681 E. , 2016/11287 K.)
- (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2013/24350 E. , 2014/13243 K.)
- Hırsızlık Suçu
- TCK 14. Madde
“…Sanığın, suça konu …Sitesinin A, B, C ve D bloklarındaki yangın söndürme sistemine ait vana ve fıskiyeleri sökerek çaldığının anlaşılması karşısında…sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 142/1-d maddesine uyan suçu oluşturduğu halde aynı Kanunun 142/1-b maddesi gereğince hüküm kurulması, her iki bentte öngörülen cezaların aynı olması nedeniyle sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır…”(Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2013/24350 E. , 2014/13243 K.)

- İLETİŞİMİNİZ HALİNDE ANTORYUM HUKUK BÜROSU ve CEZA AVUKATI ÇALIŞANLARI OLARAK CEZA DOSYALARINIZDA; SORUŞTURMA AŞAMASINDAN MAHKEME SÜRECİNE KADAR HER AŞAMADA SİZİ TEMSİL ETMEYE VE HUKUKİ DESTEK ve DANIŞMANLIK HİZMETİ SUNMAYA HAZIRIZ. ANTORYUM HUKUK BÜROSU OLARAK AVUKAT-MÜVEKKİL ARASINDA KURULAN VEKALET İLİŞKİSİNİ ÖNEMSİYOR, VEKİLLE DUYULAN GÜVENİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK İSTİYORUZ. DETAYLI BİLGİ İÇİN İLETİŞİM:☎️ 0534-419-19-91