Antoryum Hukuk

Terk Suçu ve Cezası (TCK Madde 97)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Terk suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunumuzun kişilere karşı suçlar kenar başlıklı ikinci kısmın; ‘Koruma, Gözetim, Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün İhlali’ kenar başlıklı dördüncü bölümünde ‘Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi’ suçu ile birlikte düzenlenmiştir. İcrai fiillerle işlenebileceği gibi ihmali fiillerle de işlenebilmektedir. Terk suçunun temel cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Terk suçu dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

Terk suçunun kişilere karşı suçlar arasında düzenlenmiş olmasından da anlaşılacağı üzere öncelikle korunan hukuksal yarar suçun konusunu da teşkil eden mağdurların yaşamlarına, beden bütünlüklerine ve ruh ile beden sağlıklarına yönelik tehlikelere maruz kalmalarını önlemektir. Ayrıca toplumun birbiri ile yardımlaşma ve dayanışma güdülerini canlı tutmak gibi kamusal çıkarlar da gözetilmiştir. 

           SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)

  • Fail ve Mağdur:  

Terk suçu, suç konusu itibari ile bir zarar suçu değil; tehlike suçu niteliği arz etmektedir. Doktrinde her ne kadar tam olarak somut tehlike suçu kategorisinde olduğu hakkında bir fikir birliği bulunmasa da çeşitli Yargıtay kararlarında bu hususa dikkat çekilmiştir.

Terk suçu gerek faili ve gerekse de mağduru bakımından özgü suç niteliğindedir. Terk suçunun faili, ‘mağduru korumak ve gözetmekle yükümlü bir kimse’ olabilmektedir. Dolayısıyla denebilmektedir ki, fail kişisi, mağdurun yaşamına ve sağlığına yönelik tehlikeyi önlemekle yükümlü yani garantör sıfatına sahip bir kişi olması gerekmektedir. Mağdurun ise, ‘yaşı ve hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan’ bir kişi olması gerekmektedir. Garantör sıfatı tıpkı icra suretiyle ihmal suçlarında olduğu gibi sözleşmeden, kanundan, mahkeme kararlarından veya doğal hukuki ilişkiden kaynaklanması gerekmektedir. Örneğin ana ve babanın çocukları üzerinde, hasta bakıcının hasta kişiler üzerinde, eşlerin birbirleri üzerinde, ana ve babanın evlatlıkları üzerindeki koruma ve gözetim yükümlülüğü gibi.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

        Terk Suçu – Madde 97:

(1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

Terk suçu, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi, korumak ve gözetmekle yükümlü olan kişi tarafından kendi haline terk edilmesi halidir.

  •                Terk suçu maddesindeki yaş ibaresinden anlaşılası gereken yaş küçüklüğüdür. Yaş kriteri bakımından yaşlı hasta kişilerin terki de her ne kadar mümkün olsa da fail bakımından yaşlı kişiler üzerinde bakım ve gözetim bakımından garantör olması gerekmektedir. Ancak buna rağmen Türk Medeni Kanunu bakımından çocukların ana babaları üzerinde koruma ve gözetim garantör yükümlülüğü bulunmadığından terk suçu oluşmamaktadır.
  •              Terk suçundaki hastalık kriteri bakımından ise bu patolojik bozukluğun kalıcı veya geçici olması önem arz etmemektedir. En önemli husus ise kanun maddesinde de yazdığı gibi, kişinin hastalığı, kendisini idare edemeyecek duruma sokması gerekmektedir. Ancak bu halde garantör sıfatına sahip failin hukuki sorumluluğu doğabilmektedir.

Yargıtaya göre ‘kendi haline terk’ deyiminden anlaşılması gereken, koruma altında bulunan kişiyi, başkası tarafından alınacağından emin olmadan fiilen korumadan yoksun biçimde etki ve nüfuz alanı dışında bırakmak olarak tanımlanmıştır. Görüleceği gibi bir başkası tarafından alınacağı kesin olan hallerde terk suçu oluşmayacaktır. Örnek vermek gerekirse, sanığın yaş bakımından gözetime muhtaç çocuğunu cami avlusuna bırakması halinde, sanık annenin çocuğuna bakamayacağı hissiyatı ile çocuğunu, çocuk yuvasında oynayan çocukların yanına bırakması hallerinde Yargıtayın aradı standartlarda terk fiili gerçekleşmediği için bun suç oluşmayacaktır.

Ayrıca kendi haline terk fiili, somut tehlike suçu arz ettiği için mağdurun yaşamı, beden bütünlüğü ya da sağlığı bakımından somut bir tehlikenin mahkemece aranması gerekmektedir. Hiç şüphesiz, Yargıtayın aradığı kendi haline tek kriteri pek çok durumda zaten mağdurun yaşamı beden bütünlüğü ya da sağlığını tehlikeye atacaktır.

Tek suçunun ikinci fıkrasında netice sebebi ile ağırlaşmış suç hükümlerini düzenlemektedir. Her ne kadar kaleme alınış tarzı itibari ile doktrinde tartışmalı olsa da, eğer terk sonucu yaralama veya ölüm de meydana gelmiş ise terk suçundan değil taksirle veya kasten yaralama veya öldürmeden dolayı fail sorumlu tutulmalıdır.

           SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Terk suçu, herhangi bir kast aranmaksızın sadece genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Ancak önemle vurgulanması gereken bir nokta vardır ki kastın bilme unsuruna nelerin dahil olacağıdır. Somut tehlike suçu olması hasebi ile acaba fail, mağduru terk etmesi halinde onun yaşamı, bedensel bütünlüğü ya da sağlığını tehlikeye attığını bilmesi gerekecek midir? Doktrinde farklı görüşler olmakla birlikte, somut tehlike suçlarında failin cezalandırılabilmesini gerekli kılan ‘tehlike’ durumu suçun maddi unsuruna dahil olmadığı, bunun ‘objektif cezalandırılabilme şartı’ olması sebebi ile failin kastı kapsamında değerlendirilmeyecektir. Yani fail, mağdurun yaşamını, bedensel bütünlüğünü ya da sağlığını tehlikeye attığını bilmesi gerekmeyecektir.

        SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)

  • Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:  

Terk suçu bakımından hukuka uygun hallerinin bulunması hali genellikle söz konusu olmamaktadır. Oluşan bir deprem veya ortaya çıkan bir yangın halinde kendisini kurtarmak amacı ile bakıma muhtaç kişiyi evde bırakıp kaçan failin durumu gibi sadece uç örneklerde hukuka uygun hali var kabul edilebilir.

TCK 97 hükmü TCK 98 hükmüne nazaran özel hüküm niteliğindedir. Zira garantör sıfatına sahip olmayan bir kişi her ne kadar 97. Maddedeki yaptırım ile karşı karşıya kalamasa da genel nitelik arz eden 98. Maddedeki hükümle cezalandırılabilmesi mümkündür.

Terk suçu, mağduru kendi haline bırakmak yani mağdurun yanında bulunmakla birlikte onu koruma ve gözetimden yoksun bırakmak suretiyle işlenemez. Aile Hukukundan Kaynaklı Yükümlülüklerin İhlali Suçu (TCK madde 233) suçu işlenmiş olacaktır.

TERK SUÇU ve CEZASI (TCK madde 97)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Terk suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunumuzun kişilere karşı suçlar kenar başlıklı ikinci kısmın; ‘Koruma, Gözetim, Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün İhlali’ kenar başlıklı dördüncü bölümünde ‘Yardım ve Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi’ suçu ile birlikte düzenlenmiştir. İcrai fiillerle işlenebileceği gibi ihmali fiillerle de işlenebilmektedir. Terk suçunun temel cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Terk suçu dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

Terk suçunun kişilere karşı suçlar arasında düzenlenmiş olmasından da anlaşılacağı üzere öncelikle korunan hukuksal yarar suçun konusunu da teşkil eden mağdurların yaşamlarına, beden bütünlüklerine ve ruh ile beden sağlıklarına yönelik tehlikelere maruz kalmalarını önlemektir. Ayrıca toplumun birbiri ile yardımlaşma ve dayanışma güdülerini canlı tutmak gibi kamusal çıkarlar da gözetilmiştir. 

           SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)

  • Fail ve Mağdur:  

Terk suçu, suç konusu itibari ile bir zarar suçu değil; tehlike suçu niteliği arz etmektedir. Doktrinde her ne kadar tam olarak somut tehlike suçu kategorisinde olduğu hakkında bir fikir birliği bulunmasa da çeşitli Yargıtay kararlarında bu hususa dikkat çekilmiştir.

Terk suçu gerek faili ve gerekse de mağduru bakımından özgü suç niteliğindedir. Terk suçunun faili, ‘mağduru korumak ve gözetmekle yükümlü bir kimse’ olabilmektedir. Dolayısıyla denebilmektedir ki, fail kişisi, mağdurun yaşamına ve sağlığına yönelik tehlikeyi önlemekle yükümlü yani garantör sıfatına sahip bir kişi olması gerekmektedir. Mağdurun ise, ‘yaşı ve hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan’ bir kişi olması gerekmektedir. Garantör sıfatı tıpkı icra suretiyle ihmal suçlarında olduğu gibi sözleşmeden, kanundan, mahkeme kararlarından veya doğal hukuki ilişkiden kaynaklanması gerekmektedir. Örneğin ana ve babanın çocukları üzerinde, hasta bakıcının hasta kişiler üzerinde, eşlerin birbirleri üzerinde, ana ve babanın evlatlıkları üzerindeki koruma ve gözetim yükümlülüğü gibi.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

        Terk Suçu – Madde 97:

(1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

Terk suçu, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi, korumak ve gözetmekle yükümlü olan kişi tarafından kendi haline terk edilmesi halidir.

  •                Terk suçu maddesindeki yaş ibaresinden anlaşılası gereken yaş küçüklüğüdür. Yaş kriteri bakımından yaşlı hasta kişilerin terki de her ne kadar mümkün olsa da fail bakımından yaşlı kişiler üzerinde bakım ve gözetim bakımından garantör olması gerekmektedir. Ancak buna rağmen Türk Medeni Kanunu bakımından çocukların ana babaları üzerinde koruma ve gözetim garantör yükümlülüğü bulunmadığından terk suçu oluşmamaktadır.
  •              Terk suçundaki hastalık kriteri bakımından ise bu patolojik bozukluğun kalıcı veya geçici olması önem arz etmemektedir. En önemli husus ise kanun maddesinde de yazdığı gibi, kişinin hastalığı, kendisini idare edemeyecek duruma sokması gerekmektedir. Ancak bu halde garantör sıfatına sahip failin hukuki sorumluluğu doğabilmektedir.

Yargıtaya göre ‘kendi haline terk’ deyiminden anlaşılması gereken, koruma altında bulunan kişiyi, başkası tarafından alınacağından emin olmadan fiilen korumadan yoksun biçimde etki ve nüfuz alanı dışında bırakmak olarak tanımlanmıştır. Görüleceği gibi bir başkası tarafından alınacağı kesin olan hallerde terk suçu oluşmayacaktır. Örnek vermek gerekirse, sanığın yaş bakımından gözetime muhtaç çocuğunu cami avlusuna bırakması halinde, sanık annenin çocuğuna bakamayacağı hissiyatı ile çocuğunu, çocuk yuvasında oynayan çocukların yanına bırakması hallerinde Yargıtayın aradı standartlarda terk fiili gerçekleşmediği için bun suç oluşmayacaktır.

Ayrıca kendi haline terk fiili, somut tehlike suçu arz ettiği için mağdurun yaşamı, beden bütünlüğü ya da sağlığı bakımından somut bir tehlikenin mahkemece aranması gerekmektedir. Hiç şüphesiz, Yargıtayın aradığı kendi haline tek kriteri pek çok durumda zaten mağdurun yaşamı beden bütünlüğü ya da sağlığını tehlikeye atacaktır.

Tek suçunun ikinci fıkrasında netice sebebi ile ağırlaşmış suç hükümlerini düzenlemektedir. Her ne kadar kaleme alınış tarzı itibari ile doktrinde tartışmalı olsa da, eğer terk sonucu yaralama veya ölüm de meydana gelmiş ise terk suçundan değil taksirle veya kasten yaralama veya öldürmeden dolayı fail sorumlu tutulmalıdır.

           SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Terk suçu, herhangi bir kast aranmaksızın sadece genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Ancak önemle vurgulanması gereken bir nokta vardır ki kastın bilme unsuruna nelerin dahil olacağıdır. Somut tehlike suçu olması hasebi ile acaba fail, mağduru terk etmesi halinde onun yaşamı, bedensel bütünlüğü ya da sağlığını tehlikeye attığını bilmesi gerekecek midir? Doktrinde farklı görüşler olmakla birlikte, somut tehlike suçlarında failin cezalandırılabilmesini gerekli kılan ‘tehlike’ durumu suçun maddi unsuruna dahil olmadığı, bunun ‘objektif cezalandırılabilme şartı’ olması sebebi ile failin kastı kapsamında değerlendirilmeyecektir. Yani fail, mağdurun yaşamını, bedensel bütünlüğünü ya da sağlığını tehlikeye attığını bilmesi gerekmeyecektir.

        SUÇUN ÖZELLİK ARZ EDEN DİĞER HUSUSLARI (Teşebbüs, İçtima, İştirak)

  • Hukuka Uygunluk Sebepleri, Teşebbüs, İçtima, İştirak:  

Terk suçu bakımından hukuka uygun hallerinin bulunması hali genellikle söz konusu olmamaktadır. Oluşan bir deprem veya ortaya çıkan bir yangın halinde kendisini kurtarmak amacı ile bakıma muhtaç kişiyi evde bırakıp kaçan failin durumu gibi sadece uç örneklerde hukuka uygun hali var kabul edilebilir.

TCK 97 hükmü TCK 98 hükmüne nazaran özel hüküm niteliğindedir. Zira garantör sıfatına sahip olmayan bir kişi her ne kadar 97. Maddedeki yaptırım ile karşı karşıya kalamasa da genel nitelik arz eden 98. Maddedeki hükümle cezalandırılabilmesi mümkündür.

Terk suçu, mağduru kendi haline bırakmak yani mağdurun yanında bulunmakla birlikte onu koruma ve gözetimden yoksun bırakmak suretiyle işlenemez. Aile Hukukundan Kaynaklı Yükümlülüklerin İhlali Suçu (TCK madde 233) suçu işlenmiş olacaktır.

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Ulaşın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara