Antoryum Hukuk

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası (TCK Madde 209)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun topluma karşı suçlar kenar başlıklı üçüncü kısmın; ‘Kamu Güvenine Karşı Suçlar’ kenar başlıklı dördüncü bölümünde ‘Parada Sahtecilik, Kıymetli Damgada Sahtecilik, Mühürde Sahtecilik, Resmi Belgede Sahtecilik, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan, Özel Belgede Sahtecilik’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Suç yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun temel cezası şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ile korunmak istenen hukuksal yarar, boş kağıdın faile ‘belirli bir tarzda doldurulmak üzere’ verildiği ve failin de kendisine duyulan güveni suistimal ederek, boş kağıdı ‘belge’ haline getirmesi ile sözleşmelere olan güvenin korunduğu söylenebilir. Belgelerin ayrıca birer ispat aracı olduğu da göz önünde bulundurulursa korunan hukuksal yararın kamu yarının sarsılmasının önlenmesi olduğu da söylenebilir.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)  

  • Fail ve Mağdur:  

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun faili olabilecek kişiler bakımından herhangi bir özellik aranmış değildir ve herkes bu suçun faili olabilir.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Açığa imzanın kötüye kullanılması – Madde 209:

 (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; yazılı olmayan veya yazılı olmakla birlikte içeriği itibari ile başlı başına hüküm ifade etmeyen, imzalı ve faile teslim edildiği andaki durumu itibari ile ‘belge’ niteliğinde olmayan kağıdı, failin kendisine verilme nedeninden farklı şekilde doldurulması sonucunda oluşur.

Eğer faile teslim edildiği anda tam bir ‘belge’ oluşturan kağıda sonradan ekleme yapılması durumunda açığa imzanın kötüye kullanılması suçu değiş; belgenin niteliğine göre özel belgede sahtecilik veya resmi belgede sahtecilik suçu oluşacaktır.

Belge niteliğine haiz olmayan imzalı kağıt, faile, imza sahibinin rızası ile teslim edilmiş olmalıdır. Eğer fail, bu kağıdı hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş ise, artık açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan değil; TCK madde 209/Fıkra 2’nin yaptığı gönderme sonucunda belgenin niteliğine göre resmi belgede sahtecilik veya özel belgede sahtecilik suçu oluşacaktır. Ayrıca, belgenin ele geçiriliş biçimine göre de dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, yağma suçlarından da fail cezalandırılacaktır.

İmza muhakkak, kağıdı verene ait olmalıdır. İmzanın, kağıt kendisine verilen kişi tarafından atılmış olması halinde açığa imza suçundan değil; belgede sahtecilik suçundan ceza verilmelidir. Açığa imzalı kağıdın, mağdura cebir ve şiddet sonucunda imzalatılması halinde ise senedin yağması suçu oluşacaktır.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)  

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU VE CEZASI (TCK madde 209)

  1. GENEL AÇIKLAMALAR ve KORUNAN HUKUKSAL YARAR:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’muzun topluma karşı suçlar kenar başlıklı üçüncü kısmın; ‘Kamu Güvenine Karşı Suçlar’ kenar başlıklı dördüncü bölümünde ‘Parada Sahtecilik, Kıymetli Damgada Sahtecilik, Mühürde Sahtecilik, Resmi Belgede Sahtecilik, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan, Özel Belgede Sahtecilik’ suçları ile birlikte düzenlenmiştir. Suç yapısı itibari ile icrai faaliyetlerle işlenebilmektedir. Bir suçun ihmali davranışlarla da işlenebilmesi için kanunda açık ve seçik olarak bu hususta bir düzenleme olması gerekmektedir. Kanun koyucu, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ve cezası bakımından böyle bir düzenleme yoluna gitmemiştir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun temel cezası şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ile korunmak istenen hukuksal yarar, boş kağıdın faile ‘belirli bir tarzda doldurulmak üzere’ verildiği ve failin de kendisine duyulan güveni suistimal ederek, boş kağıdı ‘belge’ haline getirmesi ile sözleşmelere olan güvenin korunduğu söylenebilir. Belgelerin ayrıca birer ispat aracı olduğu da göz önünde bulundurulursa korunan hukuksal yararın kamu yarının sarsılmasının önlenmesi olduğu da söylenebilir.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI (Fail, Mağdur, Fiil, Netice, Nedensellik Bağı)  

  • Fail ve Mağdur:  

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun faili olabilecek kişiler bakımından herhangi bir özellik aranmış değildir ve herkes bu suçun faili olabilir.

  • Fiil, Netice, Nedensellik Bağı:

Açığa imzanın kötüye kullanılması – Madde 209:

 (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; yazılı olmayan veya yazılı olmakla birlikte içeriği itibari ile başlı başına hüküm ifade etmeyen, imzalı ve faile teslim edildiği andaki durumu itibari ile ‘belge’ niteliğinde olmayan kağıdı, failin kendisine verilme nedeninden farklı şekilde doldurulması sonucunda oluşur.

Eğer faile teslim edildiği anda tam bir ‘belge’ oluşturan kağıda sonradan ekleme yapılması durumunda açığa imzanın kötüye kullanılması suçu değiş; belgenin niteliğine göre özel belgede sahtecilik veya resmi belgede sahtecilik suçu oluşacaktır.

Belge niteliğine haiz olmayan imzalı kağıt, faile, imza sahibinin rızası ile teslim edilmiş olmalıdır. Eğer fail, bu kağıdı hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş ise, artık açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan değil; TCK madde 209/Fıkra 2’nin yaptığı gönderme sonucunda belgenin niteliğine göre resmi belgede sahtecilik veya özel belgede sahtecilik suçu oluşacaktır. Ayrıca, belgenin ele geçiriliş biçimine göre de dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, yağma suçlarından da fail cezalandırılacaktır.

İmza muhakkak, kağıdı verene ait olmalıdır. İmzanın, kağıt kendisine verilen kişi tarafından atılmış olması halinde açığa imza suçundan değil; belgede sahtecilik suçundan ceza verilmelidir. Açığa imzalı kağıdın, mağdura cebir ve şiddet sonucunda imzalatılması halinde ise senedin yağması suçu oluşacaktır.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI (Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir)  

  • Kast, Olası Kast, Bilinçli Taksir, Taksir:

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir.

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI VAKA ÖRNEKLERİ

VAKA 1:

5237 sayılı TCK’nın 209/2. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için failin imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirmesi veya elinde bulundurması gerekmekte olup,…Tapu Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapan …‘ın … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/289 Esas sayılı dosyasında katılanın imzaladığı boş kağıtları yazı işleri müdürü olan sanığa verdiğini beyan ettiği, dosya kapsamından sanığa suça konu belgeyi hukuka aykırı olarak ele geçirdiği veya elinde bulundurduğu hususunda herhangi bir delil olmadığı gibi, iddianamede de bu yönlü bir anlatımda bulunulmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

1-Sanığın, katılan tarafından açığa imzalanarak kendisine verilen boş kağıdı aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak 50000 Euro bedelli bono olarak doldurup kullandığının iddia olunması, sanığın savunmasında atılı suçu kabul etmemesi karşısında, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24/03/1989 gün ve 1988/1-1989/2 sayılı ilamında açıklandığı üzere; imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdın anlaşmaya aykırı kullanıldığının yazılı delille ispatı zorunlu olup Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) cevaz verdiği haller dışında tanık anlatımlarına dayanılması mümkün olmadığı cihetle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, suça konu senedin sanık ile katılan arasındaki borç ilişkisinden doğan alacak miktarından fazla olarak doldurduğuna dair delil ve belgeler ile taraflar arasında görülen hukuk davalarının akıbeti araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumun tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Kabule göre de;

a-Gerekçeli karar başlığında 23/11/2006 olarak yazılan suç tarihinin, suça konu belgenin icra takibine konu edildiği tarih olduğunun gözetilmemesi,

b-Suça konu belge hakkında bir karar verilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/2203 Karar : 2016/5088)

VAKA 2:

Katılanın 13/07/2004 tarihinde araç kiralama işi yapan sanıktan araç kiraladığı, buna binaen teminat amacıyla tamamen boş bir senedin altına iki adet imzasını atarak sanığa verdiği, daha sonra katılanın bu araçla kaza yaptığı, araç sahibinin kasko bedelini alabilmek için sigorta şirketi aleyhine dava açtığı ve davanın kısmen kabulüne karar verildiği, sanığın kalan tamir bedelini katılandan talep ettiği ve katılanın da bu talebi karşıladığı, katılanın senedini istemesine rağmen sanık tarafından verilmediği, daha sonra sanık tarafından suça konu senedin üst kısmı doldurulmak suretiyle katılan aleyhine icra takibine girişildiği ve bunun üzerine katılanın suç duyurusunda bulunduğu, soruşturma kapsamında imzalar dışındaki kısımların sanığın eli ürünü olduğu ile kovuşturma aşamasında senetteki yazıların imzaların atılmasından daha sonraki bir tarihte yazıldığı ve bu işlemde farklı kalemlerin kullanıldığının bilirkişi marifetiyle tespit edildiği olayda, nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davasında, mahkeme tarafından eylemin sevk maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunu değil, TCK 209/1 maddesinde düzenlenen “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturduğu belirtilerek dosya görevli Sulh Ceza Mahkemesine tevdi edilmiştir. … Sulh Ceza Mahkemesi, sanığın üzerine atılı “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçundan yargılamasını yaparak beraatine karar vermiş ve bu hususu da hükümde açıkça belirtmiştir. Fakat gerekçeli karar pusulasında suçun adı hatalı olarak “Kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık“ yazıldığı, yine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28/10/2013 tarihli tebliğnamesinde de suçun adı kısmında aynı ibarenin bulunduğu ve bu sebeple dosyanın dairemize tevdi edildiği anlaşılmıştır.

Yerel Mahkeme tarafından TCK 209/1 kapsamında yapılan yargılama ve oluşturulan hüküm ile eylemin “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçu bağlamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 25/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/28881 Karar : 2016/3926)

VAKA 3:

Sanığın suça konu bononun yazıyla bedel kısmını aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak “onüçbintl” olarak doldurup, rakamla bedel kısmında ise daha önce yazılı “1.300,00” ibaresine “0” ilave ederek tahrif ettiği bonoyu, ……. İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti’ ne ciro ederek kullandığının iddia edildiği olayda; heyetçe yapılan gözlemde suça konu bonoda rakamla bedel kısmında en sağdaki “0” rakamının sıkışık vaziyette olması dolayısıyla sonradan tahrifen eklenmiş olabileceğinin görülmesi ve katılanların da bu hususta iddiada bulunmaları karşısında; suça konu bono üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahrifat olup olmadığı, bonodaki yazıların sanık veya katılanlar eli ürünü olup olmadığı senetteki 13.0000 yazısı ile yazı ile yazılan on üç bin yazılı kısmın aynı kalemle yazılıp yazılmadığının tespiti ve belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, mahkumiyet hükmünün konusunu teşkil eden emanette kayıtlı suça konu bono celp edilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş,” (Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 13.01.2016 Tarih 2015/6355 Esas – 2016/137 Karar sayılı kararı)

VAKA 4:

ilgililerinin yerine imza atmak ve yanıltarak ortaklara senetleri imzalatmak suretiyle hileli davranışlarla gerçekleştirilen mal edinme eylemlerinin nitelikli zimmet vasfında bulunduğu, ilgililerinin yerine imza atmak fiillerinin ve borç senetlerini katılanlara bilgileri dışında imzalatmak suretiyle hukuka aykırı şekilde ele geçirip hukuki sonuç doğuracak biçimde doldurup kullanma eylemlerinin de 5237 sayılı TCK’nın 209/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 204/2. maddesinde düzenlenen zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu nazara alınıp, sanıklar lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle, bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurularak sonucuna göre lehe kanunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi Kanuna aykırı. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 16/01/2014 Tarih 2012/11219 Esas – 2014/499 Karar sayılı kararı)

Antoryum
Hukuk
Ceza hukuku konusunda uzman ve tecrübeli avukatlarımızla her zaman adaletin yanındayız.
top
Bize Ulaşın
WhatsApp
WHAT WE'RE THINKING
Insights
Valuable insights that empower your decision-making,
Case Studies
Inspiring examples of financial tailored solutions.
Media Mentions
Recognizing our expertise and client success.
Stay ahead in a rapidly changing world

Our monthly insights for strategic business perspectives.

FINANCIAL
Investment planning
Tailored investment strategies to help clients grow their wealth.
Retirement planning
Comprehensive plans designed to secure a comfortable future.
Education planning
Guidance on saving and investing for educational expenses.
WEALTH
Portfolio management
Active management to optimize returns while managing risk.
Asset allocation
Maximize growth potential via asset diversification.
Risk management
Managing financial risks with insurance and other measures.
TAX
Tax planning
Optimize tax through services like deductions and strategies.
Estate planning
Effective estate planning for taxes and wealth transfer.
Wealth preservation
Preserve wealth for future while reducing taxes.
FEATURED
Adapting to
the digital era
Ara